Filistin’de yıllardır yaşanan işgal ve hukuksuzluğun periyodik olarak tekrar etmesini kınıyoruz. Özellikle son yıllarda sistematik olarak Ramazan ayının son günleri ve Bayram günlerindeki kışkırtıcı tutumuyla devlet terörünü sistematik hale getiren İsrail’in tüm insanlık adına uluslararası örgütler ve devletler nezdinde herhangi bir ciddi yaptırımla karşılaşmayacağını biliyor olması da maalesef büyük bir insanlık ayıbı olarak tarihe kayıt olarak düşmektedir.
Üç dinin mensuplarının barış içerisinde yüzyıllardır yan yana yaşadığı Kudüs’te provokasyonların sona ererek adil ve barışçıl bir düzenin kurulması bütün dünyanın görevidir. İnsan hakları ve demokrasiyi baltalayan bu zulmün bir an evvel tüm meşru imkan ve kabiliyetler seferber edilerek bir daha tekrar etmeyecek şekilde sona ermesi gerekir.
Yeryüzünün her tarafında zulme uğrayan, hakları ihlal edilen insanların huzur ve barış içinde yaşadığı bir dünyanın özlemi içindeyiz. Aslolan barıştır ve barışı her şartta ve zeminde kurmak bütün insanlık için öncelikli görevdir.
Kırım’dan Kafkaslar’a, Balkanlar’dan Filistin’e, Arakan’dan Doğu Türkistan’a, Keşmir’den Suriye’ye kadar haksızlık ve baskı altındaki tüm beldelerde insanların barış ve huzur içinde yan yana yaşadığı bir dünya kurmak hepimizin görevi ve hedefi olmalıdır.
İnsanlık onuruna karşı yönelen tehdit ve işgaller Filistin’de değil, Guatemala, Kolombiya ya da dünyanın herhangi bir ücra köşesinde olsa da karşı durulması gerekir. Bu vesileyle Filistin’de günlerdir süren baskı, tedhiş ve huzursuzluğu uluslararası kuruluşların ve bütün dünya devletlerinin bir araya gelerek durdurması gerekir.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Senatosu
