Sanatın Ustaları İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Öğrencilerle Buluştu
Danışmanlığını ve moderatörlüğünü Doç. Dr. Gözde Sunal ve Kültür ve Edebiyat Topluluğu Başkanı, Görsel İletişim Tasarımı Bölümü 2. sınıf öğrencisi Nursena Güngör’ün üstlendiği “Sinema ve Tiyatro Söyleşi”leri etkinliğinde İstanbul Ticaret Üniversitesi sanatın ustalarını öğrencilerle buluşturdu. 20-22 Mayıs 2024 tarihlerinde gerçekleşen etkinlikte Ruhi Sarı, Şirin Gedikli, Hakan Bilgin, Gülşah Erdur, Şahin Altuğ, Dağhan Dönmez ve Zihni Göktay gibi sanat dünyasının önde gelen isimleri, sektördeki deneyimlerini ve sanat yolculuklarını öğrencilerle paylaştı.
Ruhi Sarı oyunculuğa tesadüfen başladığını ve 36 yıldır aralıksız devam ettiğini söyledi. Kendisinin bir oyunda yer alması için senaryo ve hikâyenin önemli olduğunu kaydeden ünlü oyuncu, söyleyecek sözü olduğu her oyunda oynayabileceğini kaydetti. Sektörde yaşadığı zorluklara da değinen Sarı, “Geçmiş bir dizide 52 saat çalışmışlığımız oldu. Bu iş yeterinde sevilmezse yapılacak bir meslek değildi. Hatta mesleğimiz, daha yeni yeni belirli standartlara ulaşıyor. Ben kendi pasaportuma aktör yazdırmam bile daha yeni sayılır” dedi.
Söyleşinin devamında senaryo yazarı Şirin Gedikli, farklı bir meslekte uzun yıllar çalıştıktan sonra bir belediyenin senaryo yazım afişini görmesiyle hayatının değiştiğini belirterek, “Liseden itibaren öykü yazmaya devam ediyordum. Üniversitede radyo programı yapan arkadaşıma öyküler ve şiirler yazarak amatör yazarlığa devam ettim. Belediyenin düzenlediği yarışmada yazdığım Sokakların Kırgın Çiçekleri oyunu birinci oldu ve sergilendi. Böyle benim için senaryo yazım profesyonel anlamda hayatıma girdi” şeklinde konuştu.
İlk günün son katılımcısı ünlü oyuncu Hakan Bilgin oldu. Bilgin, ilk okuldan itibaren kendisinin tiyatro oyuncusu olduğunu üniversite eğitimi sonrası başladığı şirketin batması sonrası oyuncu olmaya karar verdiğini söyledi. Her rolde oynayabileceğini ve mutlu olabileceğini söyleyen Hakan Bilgin, katılımcılara, “Sizi mutlu edecek tek bir kişi var, oda sizsiniz! Herhangi bir olaya veya hayata bakarken isyan etmeyin, mutlu olmaya çalışın. O zaman hayat sizin için daha kolay geçecektir” şeklinde konuştu.
Sinema ve Tiyatro Söyleşileri 22 Mayıs Çarşamba Günü Oyuncu Zihni Göktay, Yazar Dağhan Dönmez, Yönetmen Şahin Altuğ ve Tiyatro Oyuncusu Gülşah Erdur ile devam etti.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sütlüce Yerleşkesi Açık Amfi’de düzenlenen söyleşinin ilk konuğu duayen oyuncu Zihni Göktay oldu. Göktay, babasının kendisini hiçbir zaman maça götürmediğini hep tiyatroya götürdüğünü belirterek, “Hayatımın her köşesinde hep tiyatro vardı. Ben ilk okulda müsamere ile sahneye çıktım 60 yıldır da inmedim. Çoğu oyuncu gibi konservatuvar değil Eminönü Halkevinde yetiştim. Benim hocam Muhsin Ertuğrul’du. 1964 yılında profesyonel olarak sahneye çıktım. İlk sinema filmim Kemal Sunal’ın ısrarlarıyla Tosun Paşa filminde oldu” dedi.
Tiyatro ile hayatının büyük bölümünü geçirdiğini söyleyen duayen oyuncu, “76 tane tiyatro oyunu oynadım. 28 sene oynadığım Lüküs Hayat oyunu hayatımın dönüm noktalarından birisi oldu. Hatta bu rol ile Guinness Rekorlar Kitabına girmem için teklif geldi. Bir oyunda daha önce rekor 17 yılmış” ifadelerini kullandı.
Başına gelen ilginç olaylardan da bahseden ünlü oyuncu, “Tosun Paşa filmini çekerken bir çöl sahnesi vardı. Deve ile yolculuk yapmamız gerekiyordu. Hayatımda daha önce hiç deveye binmemiştim. Hatta o sahnede kayınbabamı oynayan Akil Öztuna, deveden düştü. İç kanama geçirip hayatını kaybetti. Biz filmi çekmeye devam ettik” dedi.
Öğrencilerden oyunculuk düşünenlere Zihni Göktay, bol bol gözlem yapmaları ve çok okumalarını gerektiğini söyledi.
Söyleşinin ikinci konuğu Tiyatro Oyuncusu Gülşah Erdur oldu. Erdur, kendi doğup büyüdüğü şehir olan Diyarbakır’da tiyatro ile tanıştığını ve oyunculuğa orada devam ettiğini söyledi. Hayatının dönüm noktası diyebileceği olayın bir tiyatro oyunu sonrası oyunculardan birisine oyuncu olmak istediğimi söylemesi sonrası değiştiğini dile getiren Gülşah Erdur, “Oyuncu olmak istediğimi söylediğim oyuncu bana “Oyunculuk zor iş sen git kasap ol” dedi. Bu beni daha fazla motive etti. Yıllar sonra aynı oyunda kendisi ile tekrar konuştum. Demem o ki benim için dönüm noktası bana kasap ol diyen oyuncudur” dedi.
Kendisinin role hazırlanırken aynı rolü daha önce oynamış kişileri asla izlemediğini söyleyen Erdur, “Hocam Müşfik Kenter, bana “Hangi rolü oynayacaksan oyna Gülşah ol” demiştir. Ben de o kişilerden etkilenmemek için izlememeyi tercih ediyorum. Hocamın bana söylediği “Kötü oyun yoktur kötü oyuncu vardır” sözünü unutmam. Her ne kadar beğenmesem de oyunu sonuna kadar izlerim” ifadelerini kullandı.
Etkinliğin üçüncü konuğu Yönetmen Şahin Altuğ olurken, kendisinin yönetmenlikten ziyade hikâye anlatıcısı olduğunu söyledi. Bir hikâye anlatmak için yönetmenliğin bir yol olduğunu belirten Şahin Altuğ, “Ben de sizin gibi üniversite okudum ve iletişim fakültesi bitirdim. İlk filmimi de üniversite yıllarında çektim. Gerçekten çok kötü olduğunu düşünüyorum. Ama o zaman anlatacak bir hikayem yoktu. İlk filmimde öğrendiğim tek şey denemeye devam etmemdi. Bir ünlü yönetmen “Ben kendi izleyeceğim şeyleri çekiyorum” sözü benim için çok değerlidir. Çünkü ben de aynı şekilde kendi izleyebileceğim filmleri çekiyorum. Hayatımın bazı dönemlerinde para kazanmak için hikayesi olmayan şeyler çekmiş olsam da” dedi.
Öğrencilere yönetmen veya yazar olmak için tavsiyelerde de bulunan Altuğ, “Çevrenizi gözlemleyin, toplayın biriktirin ve kendi hikayenizi anlatın. Kendinizi bir sinema çiftçisi olarak görün. Hatta fil yönetmenin ilk filminden son filmine kadar izleyin. Yıllar içerisindeki değişimini fark edin” ifadelerini kullandı.
Katılımcılara Memduh Şevket Esendal’ın Ayaşlı ile Kiracıları kitabını okumaları tavsiyesinde bulundu.
Söyleşinin son konuğu Dağhan Dönmez, öğrencilere sinema nedir sorusunu cevaplayarak başladı. Sinema salonunun büyülü bir yer olduğunu belirten ünlü yazar, “Bir insan sinemaya gittiği hali ile çıktığı hali çok farklıdır. Asla aynı kişi olarak dönemez. İzlediği filmden etkilenir. Hatta filmde kendi hayatına göre değerlendirir. Eğer bir film sizi büyülüyorsa o film iyidir.” dedi.
İnsanların artık mucizelere inanmadığını söyleyen Dönmez, “Sinema perdesinde bizim mucize dediğimiz şeyler gerçekleşiyor. Günümüzde artık filmler yeni bir yaşam için araç vazifesi görüyor. Bu sebeple sinema bizim için mucizevi bir şeydir” ifadelerini kullandı.
Yazar Dağhan Dönmez de öğrencilere Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam kitabını okumaları tavsiyesinde bulundu.
Etkinlik öğrencilerin katılımcılara sorularıyla ve fotoğraf çekimiyle son buldu.