İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen ve geleneksel hale gelen DIGIDAYS Dijital İletişim Günleri’nin onbirinci oturumu gerçekleşti. İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülay Öztürk’ün moderatörlüğünde gerçekleşen oturuma The Zero Point Project Ajans Başkanı Ulaş Bozan ve Johnson & Johnson Tüketici Ürünleri Grubu Pazarlama Direktörü Alperen Özkan konuk oldu. İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü öğrencisi Emircan İzgi’nin de sorularıyla katkı sunduğu oturumda ilk olarak konukların kişisel hikayeleri konuşuldu.
‘‘Sorumluluk Üstlenen Markalar Tüketicinin Kalbine Giriyor’’
Sürdürülebilirlik konseptinin markalar için çok önemli bir güç olduğunu ifade eden Özkan, ‘‘Covid-19 Pandemisi ile şu gerçek ortaya çıktı ki insanlar devletlerden daha çok şirketlerden ve markalardan aksiyon bekliyorlar. Böyle bir dönemde iklim krizi gibi büyük sorunlar karşısında markaların sessiz kalması ve her şeyi hükümetlerden beklemesi kabul edilebilir bir şey değil. Markalar kendi kimliklerine uygun doğru noktalara dokunarak sorumluluk almalıdırlar. Bu markaların yapacağı ana iletişim faaliyetlerinin temelini oluşturmalı. Bu sosyal sorumluluk projeleri, sizin tüketici ile samimi bir bağ kurmanızın, tüketicinin kalbine dokunmanızın bir aracı olacaktır’’ ifadelerini kullandı.
‘‘Yenilik Markaları Korkutsa da Yatırımlar Bu Alana Yöneliyor’’
NFT (Nun-Fungible Token) kavramının önemine değinen Bozan, ‘‘NFT ve Metaverse kavramları hala birçok markanın korkarak ve temkinli yaklaştığı konular ancak dünya genelinde sadece pazarlama değil yatırım da bu alana yöneliyor. Çok yeni bir dünya olduğu için, yeni içinde korkuyu da barındırıyor. Ancak günün sonunda hemen hemen her markayı Metaverse içinde göreceğimizi düşünüyorum’’ ifadelerini kullandı.
Markalar Hassasiyet Göstermeli
2021 yılında Türkiye’de yaşanan orman yangınlarını hatırlatan Bozan, ‘‘Yanan alanlar çam ormanıydı. Bu türün yanması sadece doğaya değil adeta domino etkisi ile ekonomi, üretim, istihdam ve kültürel çöküşe sebep oldu. Çünkü Türkiye Kızıl Çam üretiminde dünyada ilk sıralarda yer alıyor’’ ifadelerini kullandı. Bunun üzerine Özkan, ‘‘Bu yangın nasıl bizim canımızı yaktıysa, markaların da canını yakmalı. Yani o dram, o felaket; bir markanın yöneticisinin de canını yakarsa sorumluluk hissedebilir. Bu şekilde marka bir resme daha yakından bakabilir. Ne kadar yakından bakarsanız o kadar detay görürsünüz. Yangın bölgesine maddi yardım yapmak geçici bir çözüm. Markaların insanların dikkatini oraya çekecek sürdürülebilir projeler geliştirmeli. Örneğin mağdur olan arılar için arı yemi üretilmesi ve dağıtılması. Bunu iletişim kampanyası ile kamuoyunun dikkatini çekerek yapmalısınız’’ şeklinde konuştu.
NFT ile Arılara Umut Ol
İnsanların dijital bir sanat eserine sahip olmak istediklerini ifade eden Özkan, ‘‘Gerçek bir sanat eserine sahip olmanın getirdiği sahiplik duygusu, dijitalde de yaşanıyor’’ dedi. 2021 yazında Türkiye’de yaşanan orman yangınlarına dönük markaların yaklaşımlarını değerlendiren Özkan, ‘Beeing Hope – Arılara Umut Ol’ projesinden söz etti. Özkan ‘‘Bir marka olarak söz gelimi orman yangınları ile ilgili sanatçıları felaket bölgesine götürüp çeşitli sanat eserleri üretmelerini sağlamak ve bu eserleri NFT ile satışa çıkarmak, hem tüm insanların sürece katılması ve bilinç kazanması hem de yangın bölgesine destek olunması amaçlarına hizmet etmiş olur’’ ifadelerini kullandı.
Multidisipliner Bir Yaklaşım Söz Konusu
Ulaş Bozan,‘’Beeing Hope – Arılara Umut Ol’’ isimli sosyal sorumluluk projesinin farklı disiplinlerden 28 sanatçının dijital eserlerinden oluşan NFT koleksiyonu ile hayata geçirildiğini ve Türkiye’de multidisipliner bir yaklaşımla oluşturulan ilk sanat koleksiyon olma özelliğine sahip olduğunu ifade etti.
Sürdürülebilirlik ve Kamuoyu Davranışları
Sürdürülebilirlik açısından üç temel kriter aradığını ifade eden Bozan, ‘‘İlk kriter, marka samimi mi? Yani samimi olarak bütün kaynaklarıyla bunu destekliyor mu? İkincisi markada derinlik var mı, projenin üstesinden gelebilir mi? Üçüncüsü ise doğru partnerler var mı işin içinde? Asla STK’sız ve konunun uzmanı danışmansız yürümez mesela’’ ifadelerini kullandı ve ‘‘Arılara Umut Ol’’ projesinin tüm ayaklarını sıraladı ve ortalama 70 kişilik bir ekiple çalıştıklarını vurguladı.
Özkan ise, sürdürülebilirlik kelimesinin halka indirgenmesinin zor olduğunu ifade ederek ‘‘Bu tanımın halka inmesinin en büyük sorunu yine markalar. Sürdürülebilirlik kampanyaları Türkiye’de yapıldıkça halk biraz daha anlayacak ve farkındalığı artacak. Halkın geneline duyurulmayan projeler tam anlamıyla amacına ulaşamıyor. Belirli bir kesime hitap etmekle kalıyor. İklim krizi sebebiyle karşı karşıya kaldığımız bio çeşitlilik anlamında risklerden halkın haberdar olması ve bilinçli olması gerekiyor’’ ifadelerini kullandı.
Dünyada Ses Getirdi
Arılara Umut Ol projesinin dünyada ses getiren bir proje olduğunu ve yurtdışından da çok sayıda destek bulduklarını ifade eden Özkan ve Bozan, insanların konuya olan hassasiyetlerinden ötürü mutlu olduklarını ifade etti. Youtuber Barış Özcan’ın konuyu özel bir video yayınında detaylarıyla anlatmasının projenin duyurulması ve farkındalık oluşması adına önemli bir adım olduğunu sözlerine ekledi.
Programa davet edildikleri için teşekkürlerini sunan Bozan ve Özkan, DIGIDAYS’in influencerlar, markalar, akademi-sektör iş birlikleri ve iletişim dünyası adına önemli bir etkinlik olduğunu vurguladı.