İLETİŞİM FAKÜLTESİ HALKLA İLİŞKİLER VE REKLAMCILIK
Digidays Sona Erdi!

DIGIDAYS SONA ERDİ!

Dijital iletişimin uzmanları Digidays’in ikinci ve son gününde buluştu.

8.Oturum

İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen ve geleneksel hale gelen
DIGIDAYS Dijital İletişim Günleri’nin sekizinci oturumu gerçekleşti. İstanbul Ticaret Üniversitesi
İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Faruk Yazar’ın
moderatörlüğünde gerçekleşen oturuma PulpoAR Kurucu Ortağı Buğrahan Bayat konuk oldu. İletişim
Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü öğrencisi Özge Bulut’un da sorularıyla katkı sunduğu
oturumda ilk olarak PulpoAr’ın kuruluş hikayesi anlatıldı.‘‘Girişimci Olmaya Karar Verdim’’Küçük
yaşlardan itibaren farklı fikirlere açık biri olarak birçok araştırmalar yaptığını ifade eden Bayat,
üniversite hayatında pek çok eğitimler ve etkinlikler düzenlediklerini ve bu çalışmaların kendisinin
iletişim becerilerinin gelişmesi konusunda çok önemli olduğunu ifade etti. Katıldığı eğitimlerden çok
ilham aldığını ve kendisine mentor olarak birisini seçtiğini ifade etti. Bayat, girişimci olmak isteyenlere
‘‘girişime başlarken kendinize bir mentor edinin’’ ifadelerini kullandı.‘‘Ben Öğrenmek İstiyorum’’Karar
verip, mentoruyla istişare ettikten sonra şirket kuruluş çalışmalarına başladığını ve bu aşamadan
sonra öğrenmenin çok daha önemli bir hale geldiğini ifade eden Bayat, ‘‘Pek çok şirkete dijital
dönüşüm konusunda destek verdiğim halde bir yandan da yeni şeyler öğrenmek için başka reklam
ajanslarına gidip ‘ben öğrenmek istiyorum’ dedim’’ ifadelerini kullandı.‘‘Yetenek maçı kazandırır,
takım oyunu ise şampiyonluğu’’Start-up kültüründe takım oyununun önemli olduğunu vurgulayan
Buğrahan Bayat, ‘‘Ekip ruhu ile dinamik bir ruh oluşturmak çok önemlidir’’ ifadelerini kullandı. Görev
dağılımının önemine değinen Bayat, ‘‘İşinizi kurduğunuzda hangi insanların hangi yetkinlikte
çalışabileceklerini iyi analiz etmelisiniz’’ şeklinde konuştu.‘‘Proje değil Ürün odaklı çalışın’’Bayat,
girişimci olmak isteyenlere ‘‘Proje odaklı değil, ürün odaklı çalışın. Ana hedefiniz ürün geliştirmek
olsun’ ifadelerini kullandı. Dijital medya platformlarının ilk çıkardıkları güncellemelere büyük
yatırımlar yaptıklarını ifade eden Bayat, ‘‘Facebook, Instagram gibi platformlar geliştirdikleri efekt
veya filtrelere büyük yatırım yapıyorlar. Bunları kullanmak ve yaygınlaştırmak adına yapıyorlar. Siz bir
dijital ajans olmak istiyorsanız yeni çıkan bu güncellemelerle ilerlerseniz, işiniz çok daha hızlı
büyüyecektir’’ şeklinde konuştu.‘‘Arttırılmış Gerçeklik; Sanal Gerçeklik ve Karma Gerçeklik’’Facebook
tarafından verilen destekle Metaverse kavramının birden büyüdüğünü ve üretilen sanal gözlüklerle
bu çalışmaların hız kazandığını ifade eden Bayat,‘‘Arttırılmış ve sanal gerçeklikten sonra şimdi de
karma gerçeklik kavramını konuşuyoruz. Dünyada teknoloji sürekli olarak ilerliyor ama her
teknolojinin bir olgunlaşma süresi vardır. Bu sebeple Metaverse kavramının gelişmesi birden olmadı,
daha uzun bir süre gelişecek.’’ Şeklinde konuştu. PulpoAr olarak dijital dünyaya ve dijital çağa hazır
olduklarını söyleyen Bayat, ‘‘Çalışmalarımızda renk tonlarını %70 oranında doğru bir tonlama ile
aktarıyoruz. Bu geliştirmeleri yapmaya devam ediyoruz’’ ifadelerini kullandı.Dijital Paralar ve
NFTDijital varlıkları önemsediğini vurgulayan Buğrahan Bayat ‘‘Metaverse’in bugüne gelmesinde
insanlar dijital varlıklar elde etmesi ve kripto paralara yatırım yapması etkili oldu. NFT ile insanlar
dijital eserler sahibi olmaya başladı. Bu sebeple metaverse’e olan ilgiyi de arttırdı. Dijital paralar
geleceğin bir gerçeği. Sanal paralar yakın bir gelecekte çok yaygın bir şekilde kullanılacak’’ ifadelerini
kullandı.Programa davet edildiği için teşekkürlerini sunan Bayat, DIGIDAYS’in start-up girişimcileri ve
iletişim dünyası adına önemli bir etkinlik olduğunu vurguladı.

 

9.Oturum

İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen ve geleneksel hale gelen
DIGIDAYS Dijital İletişim Günleri’nin dokuzuncu oturumu gerçekleşti. İstanbul Ticaret Üniversitesi
İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hilal Özdemir Çakır’ın
moderatörlüğünde gerçekleşen oturuma Fotoğrafçı, Dijital İçerik Üreticisi Yeşim Mutlu konuk oldu.
İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü öğrencisi Kaan Mete’nin de sorularıyla katkı
sunduğu oturumda ilk olarak yeni nesil yayıncılık kavramına değinildi.

‘‘Etkileşime Dayalı ve Bağımsız’’

Dijitalleşme ile herkesin bir içerik üreticisi olduğunu söyleyen Yeşim Mutlu, ‘‘Yeni nesil yayıncılık içerik
üretimi ve etkileşime dayalı bağımsız bir yayıncılık’’ ifadelerini kullandı. Geleneksel medya aracı olan
Radyo’yu dinleyerek büyüdüğünü ve dedesinin dinlediği radyo yayınlarının hayranı olduğunu ifade
eden Mutlu, ‘Radyo dinlediğim ajanslar ve arkası yarın programları benim merakımı kamçıladı ve
yayıncılığa olan ilgimi arttırdı’ ifadelerini kullandı. İlerleyen süreçte radyo programcısı olarak yayın
hayatına başladığını ve dergi yazıları kaleme aldığını ifade eden Mutlu, Web site ve Blog sayfa
yayınları ile dijital içerik üretimine adım attığını vurguladı. Mutlu, günümüzde sosyal medyadan özgür
ve bağımsız bir yayıncılık gerçekleştirdiğini sözlerine ekledi.

‘‘Dijital Dönüşüm Kabul Görmeye Başladı’’

Geçmişte dijital dönüşüm sürecine herkes tarafından çok sıcak bakılmadığını ifade eden Mutlu,
‘‘Günümüzde artık dijital iletişim çalışmaları arttı ve herkesin de ilgisi bu yöne evrildi. Geleneksel
medya platformları da dijitale odaklanmış durumda. Dolayısıyla dijitalleşme ve bu dönüşüm süreci
toplumda kabul görmeye başladı’’ ifadelerini kullandı.

‘‘Kıymetli Olan İçerik’’

Kıymetli olanın içerik olduğunu ifade eden Mutlu, ‘‘Sosyal medyada çöp içerikler de olsa da kaliteli
içerikler de söz konusu. Dijital yayıncılar içeriklerine dikkat etmeliler. Her mecrada aynı içerikler
yayınlanmıyor. Platforma göre içerik planlaması yapmak ve markayı dijitalde stratejik olarak
konumlandırmak çok önemli’’ şeklinde konuştu.

‘‘Olumsuz Tarafları da Var Elbette’’

Sosyal medyada içerik üreten yeni nesil yayıncıların bazen etik değerlere uymayabildiğini ifade eden
Mutlu ‘‘Sahte ve yalan içerikler üretenler oluyor. Bu sebeple kimi ve neyi takip ettiğinize dikkat
etmeniz gerekiyor’’ ifadelerini kullandı. Dijitalleşme çalışmalar başlığı altından ifade edilen ‘yapay
zeka, deepfake, metaverse’ gibi teknolojilerin gelecekte büyük riskler doğurabileceğini ifade eden
Mutlu, ‘‘İnsanı korkutan teknolojiler gelişiyor. Bunları insanlığın yararına kullanırsak çok harika
elbette, ancak olumsuz kullanıldığını düşünmek bile istemiyorum’’ şeklinde konuştu.

‘‘Podcastler Çok Değerli’’

Podcast konusundaki soruyu da cevaplayan Mutlu, ‘‘Radyonun dijital platformlarda yayınlanması
olarak ifade edebileceğim podcast, son dönemde popüler hale geldi. Ben de eskiden beri pek çok
podcast içeriği takip ediyorum. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin de podcast stüdyosu olduğunu
biliyoruz. Umarım bu alanda içerik üreticilerin sayısı artar. Üniversiteniz öğrencileri de içerik üretir de
biz de dinleriz’’ şeklinde konuştu.

‘‘İnsanlar Eğlence İçeriklerine İlgi Duyuyor’’

Yeşim Mutlu, dijital platformlarda eğlence içeriklerinin daha çok ilgi gördüğünü ve insanların
eğlenmek için sosyal medyada takıldığını söyledi. Üniversiteye gelirken aracının lastik basınç uyarısı
verdiğini, en yakın benzin istasyonunda lastiklerine hava bastırdığını ifade eden Yeşim Mutlu, ”hiç bir
şey beni demoralize edemez, hemen çözüm ararım” şeklinde konuştu. Pek çok influencer’ın
yaşadıkları her şeyi paylaştığına dikkati çeken Mutlu, ”Ben lastiğim patladı ay ne olacak filan diye
paylaşım yapsam bin mesaj gelirdi. Ama ben dram kraliçesi olmak istemiyorum” ifadelerini kullandı.

”Yazmak dijitalde de keyifli”

Geçmişte dergi ve gazete yazıları yazmış olan Mutlu, ”Dijital platformlarda ve web sitelerinde yazı
yazmak artık çok kolay. Herkes yazabilir. Ancak önemli olan duygularını doğru ifade eden ve insanları
etkileyen yazılar yazabilmek. Etik değerlere sahip olabilmek ve yazı kültürüne hakim olmak sizi bu
alanda başarılı kılar” ifadelerini kullandı.
Programa davet edildiği için teşekkürlerini sunan Mutlu, DIGIDAYS’in influencerlar, markalar,
akademi-sektör iş birlikleri ve iletişim dünyası adına önemli bir etkinlik olduğunu vurguladı.

 

10.Oturum

İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen ve geleneksel hale gelen
DIGIDAYS Dijital İletişim Günleri’nin onuncu oturumu gerçekleşti. İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim
Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülay Öztürk’ün moderatörlüğünde
gerçekleşen oturuma Dijital İçerik Üreticisi Jülide Kır ve Influencer Gözde Göksel konuk oldu. İletişim
Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü öğrencisi Aleyna Temur’un da sorularıyla katkı
sunduğu oturumda ilk olarak konukların influencer olma yolundaki deneyimleri ve kişisel hikayeleri
konuşuldu.

‘‘Amacım Influencer olmak değildi’’

Eşiyle birlikte severek yaptıkları bir şey olan görsel içerik üretiminin kendisine keyif verdiğini ifade
eden Göksel, ‘‘Amacım en başta Influencer olmak değildi. Fotoğraf ve video çekmeyi sevdiğimiz için
bununla ilgileniyorduk, deneyimlerimizi dijitale aktarmakla başladı süreç’’ ifadelerini kullandı.

‘‘Mikro Influencerlar Daha Değerli’’

Influencer pazarlamacılığı alanında Yüksek Lisans Tezi hazırlamak amacında olduğunu ifade eden Kır,
‘‘Dijital dünyada bir markanın duyurulması konusunda mikro influencer’lar daha etkili oluyor.
Markalar bunun farkına varmaya başladı. Az da olsa nitelikli, belli bir konuya ilgili bir kitle daha önemli
hale geliyor’’ ifadelerini kullandı.

‘‘Kullanmadığım Ürünü Tanıtmıyorum’’

Influncer olarak bir markanın ürünlerine önce kendisinin güvendiğini, sonrasında takipçilerine
önerdiğini ifade eden Göksel, ‘‘Bir markadan ürünlerini kullanıp sonuçlarını görmek için vakit
istiyorum. Güvenemediğim markaların reklamını yapmak istemiyorum. Bu klişe bir söylem olabilir
ama ‘kullanmadığım ürünü tanıtmıyorum’ İşin içine maddi çıkar girince herkes bu etik değere sadık
kalamıyor’’ şeklinde konuştu. Bu konuda görüşlerini dile getiren Kır da ‘‘Ürün tanıtımı isteyen
markalara en az 2 hafta ürün deneyimi süresi istiyorum. Reklam da olsa insanlara kendi güvenimi
sunduğum için dikkatli davranıyorum’’ dedi.

‘‘Kişisel Markanın İnşası’’

Dijitalde marka yaratmanın ve içerik üretmenin kolay bir iş olmadığını ifade eden Göksel, ‘‘İçerik
üretenlere gerçekten çok saygılıyım. Hedef kitlenizi iyi tanımak ve sosyal medya akımlarını iyi takip
etmek gerekiyor’’ şeklinde konuştu ve Cgwonderland markasının ortaya çıkış sürecini anlattı.
Dijital alanın özgür bir alan olduğunu ve insanların da takip etmekte özgür olduklarını ifade eden Kır
‘‘İçeriğin kalitesini kendiniz belirliyorsunuz. İnsanların sizi takip etmeleri, tamamen özgür tercihleri
olduğu için trendleri iyi yakalamalısınız. İyi bir marka iyi bir içeriği oluşturur, iyi bir içerik iyi bir
markayı oluşturur. Buradan hareketle, markadan çok içerik üreticiye de büyük iş düşüyor. Sabretmeli
ve sürekli çalışmalı. Verdiği sözlere sadık olmalı. Bu sebeple influencer olmak bazen mesaili
çalışmaktan daha zor hale gelebiliyor’’ ifadelerini kullandı.

“İçerikte Kalite”

İyi ve kaliteli içeriklerin bir şekilde keşfedileceğini ve giderek daha fazla ilgi göreceğini düşündüğünü
söyleyen Göksel, ‘‘Toplumun giderek geliştiğini düşünüyorum. Bu sebeple içerik üretici kadar tüketici
de gelişiyor. Zaman içinde kaliteli içerik üreticilerine olan talebin artacağına inanıyorum’’ ifadelerini
kullandı.

Aleyna Temur’un ‘‘içerik üretici olmak isteyenlere ne gibi tavsiyeleriniz olur?’’ sorusu üzerine Göksel,
‘‘Kendinizi sürekli geliştirerek başkalarını taklit etmek yerine kendi içeriklerinizi özgün bir şekilde
oluşturabilmelisiniz’’ şeklinde konuştu. Kır ise ‘‘Odaklanılması gereken iyi içeriktir. Elbette görsel
estetik ve teknik kalite de önemli ama sonuçta Instagram’da içerikler çok anlık tüketiliyor. Teknik
detayları muhteşem olmasa da iyi bir içeriğiniz varsa bu Instagram için ideal olandır. Çünkü hızlıca
bakılıp geçiliyor genellikle. Bu sebeple insanları yakalayacak iyi içerik olmalı’’ ifadelerini kullandı.
Programa davet edildikleri için teşekkürlerini sunan Kır ve Göksel, DIGIDAYS’in influencerlar,
markalar, akademi-sektör iş birlikleri ve iletişim dünyası adına önemli bir etkinlik olduğunu vurguladı.

 

11.Oturum

İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen ve geleneksel hale gelen
DIGIDAYS Dijital İletişim Günleri’nin onbirinci oturumu gerçekleşti. İstanbul Ticaret Üniversitesi
İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülay Öztürk’ün
moderatörlüğünde gerçekleşen oturuma The Zero Point Project Ajans Başkanı Ulaş Bozan ve Johnson
& Johnson Tüketici Ürünleri Grubu Pazarlama Direktörü Alperen Özkan konuk oldu. İletişim Fakültesi
Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü öğrencisi Emircan İzgi’nin de sorularıyla katkı sunduğu
oturumda ilk olarak konukların kişisel hikayeleri konuşuldu.

‘‘Sorumluluk Üstlenen Markalar Tüketicinin Kalbine Giriyor’’

Sürdürülebilirlik konseptinin markalar için çok önemli bir güç olduğunu ifade eden Özkan, ‘‘Covid-19
Pandemisi ile şu gerçek ortaya çıktı ki insanlar devletlerden daha çok şirketlerden ve markalardan
aksiyon bekliyorlar. Böyle bir dönemde iklim krizi gibi büyük sorunlar karşısında markaların sessiz
kalması ve her şeyi hükümetlerden beklemesi kabul edilebilir bir şey değil. Markalar kendi
kimliklerine uygun doğru noktalara dokunarak sorumluluk almalıdırlar. Bu markaların yapacağı ana
iletişim faaliyetlerinin temelini oluşturmalı. Bu sosyal sorumluluk projeleri, sizin tüketici ile samimi bir
bağ kurmanızın, tüketicinin kalbine dokunmanızın bir aracı olacaktır’’ ifadelerini kullandı.

‘‘Yenilik Markaları Korkutsa da Yatırımlar Bu Alana Yöneliyor’’

NFT (Nun-Fungible Token) kavramının önemine değinen Bozan, ‘‘NFT ve Metaverse kavramları hala
birçok markanın korkarak ve temkinli yaklaştığı konular ancak dünya genelinde sadece pazarlama
değil yatırım da bu alana yöneliyor. Çok yeni bir dünya olduğu için, yeni içinde korkuyu da
barındırıyor. Ancak günün sonunda hemen hemen her markayı Metaverse içinde göreceğimizi
düşünüyorum’’ ifadelerini kullandı.

“Markalar Hassasiyet Göstermeli”

2021 yılında Türkiye’de yaşanan orman yangınlarını hatırlatan Bozan, ‘‘Yanan alanlar çam ormanıydı.
Bu türün yanması sadece doğaya değil adeta domino etkisi ile ekonomi, üretim, istihdam ve kültürel
çöküşe sebep oldu. Çünkü Türkiye Kızıl Çam üretiminde dünyada ilk sıralarda yer alıyor’’ ifadelerini
kullandı. Bunun üzerine Özkan, ‘‘Bu yangın nasıl bizim canımızı yaktıysa, markaların da canını yakmalı.
Yani o dram, o felaket; bir markanın yöneticisinin de canını yakarsa sorumluluk hissedebilir. Bu
şekilde marka bir resme daha yakından bakabilir. Ne kadar yakından bakarsanız o kadar detay
görürsünüz. Yangın bölgesine maddi yardım yapmak geçici bir çözüm. Markaların insanların dikkatini
oraya çekecek sürdürülebilir projeler geliştirmeli. Örneğin mağdur olan arılar için arı yemi üretilmesi
ve dağıtılması. Bunu iletişim kampanyası ile kamuoyunun dikkatini çekerek yapmalısınız’’ şeklinde
konuştu.

NFT ile Arılara Umut Ol

İnsanların dijital bir sanat eserine sahip olmak istediklerini ifade eden Özkan, ‘‘Gerçek bir sanat
eserine sahip olmanın getirdiği sahiplik duygusu, dijitalde de yaşanıyor’’ dedi. 2021 yazında
Türkiye’de yaşanan orman yangınlarına dönük markaların yaklaşımlarını değerlendiren Özkan,
‘Beeing Hope – Arılara Umut Ol’ projesinden söz etti. Özkan ‘‘Bir marka olarak söz gelimi orman
yangınları ile ilgili sanatçıları felaket bölgesine götürüp çeşitli sanat eserleri üretmelerini sağlamak ve
bu eserleri NFT ile satışa çıkarmak, hem tüm insanların sürece katılması ve bilinç kazanması hem de
yangın bölgesine destek olunması amaçlarına hizmet etmiş olur’’ ifadelerini kullandı.

“Multidisipliner Bir Yaklaşım Söz Konusu”

Ulaş Bozan,‘’Beeing Hope – Arılara Umut Ol’’ isimli sosyal sorumluluk projesinin farklı disiplinlerden
28 sanatçının dijital eserlerinden oluşan NFT koleksiyonu ile hayata geçirildiğini ve Türkiye’de
multidisipliner bir yaklaşımla oluşturulan ilk sanat koleksiyon olma özelliğine sahip olduğunu ifade
etti.

Sürdürülebilirlik ve Kamuoyu Davranışları

Sürdürülebilirlik açısından üç temel kriter aradığını ifade eden Bozan, ‘‘İlk kriter, marka samimi mi?
Yani samimi olarak bütün kaynaklarıyla bunu destekliyor mu? İkincisi markada derinlik var mı,
projenin üstesinden gelebilir mi? Üçüncüsü ise doğru partnerler var mı işin içinde? Asla STK’sız ve
konunun uzmanı danışmansız yürümez mesela’’ ifadelerini kullandı ve ‘‘Arılara Umut Ol’’ projesinin
tüm ayaklarını sıraladı ve ortalama 70 kişilik bir ekiple çalıştıklarını vurguladı.
Özkan ise, sürdürülebilirlik kelimesinin halka indirgenmesinin zor olduğunu ifade ederek ‘‘Bu tanımın
halka inmesinin en büyük sorunu yine markalar. Sürdürülebilirlik kampanyaları Türkiye’de yapıldıkça
halk biraz daha anlayacak ve farkındalığı artacak. Halkın geneline duyurulmayan projeler tam
anlamıyla amacına ulaşamıyor. Belirli bir kesime hitap etmekle kalıyor. İklim krizi sebebiyle karşı
karşıya kaldığımız bio çeşitlilik anlamında risklerden halkın haberdar olması ve bilinçli olması
gerekiyor’’ ifadelerini kullandı.

“Dünyada Ses Getirdi”

Arılara Umut Ol projesinin dünyada ses getiren bir proje olduğunu ve yurtdışından da çok sayıda
destek bulduklarını ifade eden Özkan ve Bozan, insanların konuya olan hassasiyetlerinden ötürü
mutlu olduklarını ifade etti. Youtuber Barış Özcan’ın konuyu özel bir video yayınında detaylarıyla
anlatmasının projenin duyurulması ve farkındalık oluşması adına önemli bir adım olduğunu sözlerine
ekledi.

Programa davet edildikleri için teşekkürlerini sunan Bozan ve Özkan, DIGIDAYS’in influencerlar,
markalar, akademi-sektör iş birlikleri ve iletişim dünyası adına önemli bir etkinlik olduğunu vurguladı.

12.Oturum

İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen ve geleneksel hale gelen
DIGIDAYS Dijital İletişim Günleri’nin on ikinci oturumu gerçekleşti. İstanbul Ticaret Üniversitesi
İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü Araştırma Görevlisi Gurur Öyküm Güven’in
moderatörlüğünde gerçekleşen oturuma Çevre Mühendisi Gizem Akdoğan ve GCL Geri Kazanım
Rafineri A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Berrin Tektunalı konuk oldu. İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve
Reklamcılık Bölümü öğrencisi Özge Bulut’un da sorularıyla katkı sunduğu oturumda ilk olarak geri
dönüşüm kavramına değinildi.

‘‘Geri Dönüşüm Bilinci Gerekli’’

Tektunalı, ‘‘Son yıllarda gündem olan sıfır atık projesi sayesinde geri dönüşüm kavramı biraz daha
konuşulur oldu ancak toplumda bu konuda daha fazla farkındalığa ihtiyaç var. En önemlisi atıkların
kaynağında ayrıştırılması’’ ifadelerini kullandı. E-atık kavramından bahseden Tektunalı, ‘‘Günlük
hayatımızda kullandığımız tüm cihazlar, kısaca pil ile çalışan her şey elektronik atık sınıfına
girmektedir. Bu konuda bizim ülke olarak bilincimiz çok zayıf ve ne yazık ki elektronik atıklar yeterince
geri dönüştürülemiyor’’ dedi.

Dünya Ekonomi Forumu ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın verilerine dayanarak
dünyada her yıl 50 milyon, Türkiye’de ise 500 bin ton e-atık üretildiğini ve çöpe atılan atıkların sadece
%20’sinin geri dönüştürülebildiğini söyleyen Tektunalı, ‘‘Dünya bir e-atık çöplüğü. Bu konuda ciddi
çalışmalar yapılması gerekiyor’’ şeklinde konuştu.

‘‘Otizm için e-Atık Projesi’’

Türkiye Otistiklere Destek ve Eğitim Vakfı’nın (TODEV) başlattığı “Otizm için e-atık Projesi”
kapsamında evlerden alınan elektronik atıkların geri dönüştürülmesiyle bir yandan Sıfır Atık Projesine
ve yaşanabilir bir dünya çabalarına destek olunurken diğer yandan elde edilen gelirle otizmli
çocukların eğitim hayatlarına katkı sağlanıyor. (AA)
TODEV ve GCL Geri Dönüşüm ve Rafineri arasındaki iş birliğiyle otizmin oluşmasındaki önemli
faktörlerden olduğu birçok bilimsel araştırmayla ortaya konan sanayileşme ve elektronik atıklara bağlı
oluşan ağır metalle mücadelede, ortak hareket etme kararı alındı. (AA)
‘‘Otizm konusu hassas yaklaştığımız ve çalışmalar yürüttüğümüz bir konuydu. Bu bağlamda sosyal
sorumluluk çalışmaları yürütüyoruz ve pek çok sivil toplum kuruluşu ile ortak çalışmalar yapıyoruz’’
diyen Tektunalı, ‘‘Atıklara ulaşmakta zorluk yaşıyoruz. İnsanlar duygusal bağ kurdukları elektronik
atıkları önce atmak istemiyor, sonrasında birden çöpe atabiliyor. Bu bizim atıklara ulaşmamızı
engelliyor’’ ifadelerini kullandı.Programa davet edildikleri için teşekkürlerini sunan Tektunalı ve Akdoğan, DIGIDAYS’in influencerlar, markalar, akademi-sektör iş birlikleri ve iletişim dünyası adına önemli bir etkinlik olduğunu vurguladı.

13.Oturum

İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen ve geleneksel hale gelen
DIGIDAYS Dijital İletişim Günleri’nin on üçüncü oturumu gerçekleşti. İstanbul Ticaret Üniversitesi
İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü Öğretim Üyesi Doç Dr. Ayşe Simin Kara
moderatörlüğünde gerçekleşen oturuma Inflow Network & GAIA Yönetim Kurulu Başkanı Neşet
Dereli konuk oldu. İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü öğrencisi Ezgi Kara’nın da
sorularıyla katkı sunduğu oturumda ilk olarak reklamcılık kavramına değinildi.

‘‘2022 Dünya Kupası En Son ve En Büyük Projemiz’’

Dereli, ‘‘Dünya kupası deyince dünyanın en prestijli organizasyonu olduğunu düşündüğümüzde çok
ciddi bir başarı elde ettik. Gerçekten iyi bir sunum hazırladık. Şu anda Doha ofisimizden koordineli
şekilde Dünya Kupası’nın tanıtıma çalışıyoruz’’ ifadelerini kullandı. Inflow Network adına yaptıkları
küresel çalışmalardan söz eden Dereli, ‘‘markaların fikri üretecek ve geliştirecek, ilerleyen süreçte
dijital ortamda ve geleneksel medyada yer almalarını ve doğru şekilde konumlanmalarını sağlayacak
reklam kampanyalarını entegre edecek bütünsel bir çalışma yapıyoruz’’ şeklinde konuştu.

‘‘Ticaret Üniversitesi Takdire Şayan’’

Geleceğin reklamcıları ve medya profesyonellerinin yetiştirilmesi anlamında İstanbul Ticaret
Üniversitesi’nin çalışmalarını takdirle karşıladığını, öğrencilerin hem kamera arkasında hem de
kamera önünde çalıştıklarını gözlemlediğini ifade eden Dereli, ‘‘Hem teorik, hem pratik anlamda
multi-disipliner bir yaklaşımla öğrencilerin yetişmesini çok önemli buluyorum. Küresel çapta
kampanyalar yaparken, kendisini multi-disipliner anlamda yetiştirmiş personelleri önceliyoruz’’
şeklinde konuştu.

“Reklamcıda Olması Gereken 5 Özellik”

1 Legocentric: Ortak Akıla Saygılı
Reklam sektöründe bireysellik yerine ortak akıl ile işlerin yürütülmesi gerektiğini ifade eden Dereli,
online ortamda global bir çalışma grubu oluşturabildiğini hatırlatarak ‘‘Yeni nesil bir ajansta çalışacak
bir insanın ortak bir grup içinde çalışma kültürüne sahip olması gerekir ve egolu kibirli olmaması icap
eder’’ ifadelerini kullandı.
2 Multi-Disipliner: Farklı Alanlara Yatkınlığı Olan
‘Bir reklam ajansında örneğin edebiyat ve müzik gibi farklı alanlara ilgi ve becerisi bulunan insanları
önemsiyorum’ diyen Dereli, ‘‘insanın farklı alanlardaki becerileri onun motivasyonunu ve bakış açısını
zenginleştiriyor’’ ifadelerini kullandı.
3 Aware: Farkındalık Sahibi Olan
Yeni nesil reklamcının toplumsal hassasiyetleri ve dünyadaki gelişmeleri takip eden birisi olması
gerektiğini ifade eden Dereli, ‘‘Yeni reklamcıların gerçekten odaklandıkları bir sosyal sorumluluk
projesi olması gerekir’’ dedi.
4 -Curious: Meraklı Olan
Yeni nesillerin her şeye kolay ulaştıkları için araştırma ve merak etme konusunda zayıf kaldıklarını
ifade eden Dereli, ‘‘Hayata dair meraklarını koruyan gençler, mutlaka bir yerlere geleceklerdir.
Örneğin bir sokakta yürürken gördüğünüz eski bir binanın tarihçesini merak etmek, onu araştırmak ve
sebep sonuç ilişkileri kurmak geleneksel anlamda yaratıcılığınızı besler’’ ifadelerini kullandı.
5 – Unique: Eşsiz Olan
Yeni nesil reklamcının diğer insanlardan farklı bir ilgi alanı ve hobisinin bulunması gerektiğini ifade
eden Dereli, ‘‘İnsanın zihin ve beden sağlığını koruyabilmesi için, mutlaka ilgiyle yöneldiği bir alan
bulunması gerekir. Başka türlü zihnini rahatlatması ve daha iyi odaklanması zorlaşır’’ şeklinde
konuştu.
Programa davet edildiği için teşekkürlerini sunan Dereli, DIGIDAYS’in öğrenciler, markalar, akademisektör iş birlikleri ve iletişim dünyası adına önemli bir etkinlik olduğunu vurguladı.

14.Oturum

İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen ve geleneksel hale gelen
DIGIDAYS Dijital İletişim Günleri’nin on dördüncü oturumu gerçekleşti. İstanbul Ticaret Üniversitesi
İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü Araştırma Görevlisi Gurur Öyküm Güven’in
moderatörlüğünde gerçekleşen oturuma R2D2 Reklam Ajansı Başkanı Tunç Kileciler konuk oldu.
İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü öğrencisi Aleyna Temur’un da sorularıyla katkı
sunduğu oturumda ilk olarak B2B Kavramına Değinildi.
Amacımız Dijitali Yakalamak ve Çağdaş Reklam Üretmek
2010’lu yıllardan itibaren markaların pazarlama ve tanıtım anlamında içerik geliştirmelerinden,
üretim süreçlerine kadar son derece hızlı bir değişim ve dijitalleşme süreci yaşandığını ifade eden
Kileciler, ‘‘Dijitali yakalamak için sürekli yenilenmek zorundayız. Her gün yeni şeyler öğreniyoruz.
Amacımız endüstriyel pazarlarda hizmet veren firmalara çağdaş reklam yöntemini anlatmak ve bu
hizmeti onlara vermek’’ şeklinde konuştu.
Uzun yıllardır reklam sektöründe bulunduklarını, özellikle son beş yılda dijital platformlara ağırlık
verdiklerini ifade eden Kileciler, ‘‘Sosyal medyada ilgi gören ve markaların dikkatini çeken
kampanyalar yürütüyoruz. E-mail marketing gibi yeni nesil yöntemleri de dijitalleşme bağlamında
kullanıyoruz. Pazar araştırmalarımız ve analizlerimizde dijitalleşme işimizi kolaylaştırdı.’’ ifadelerini
kullandı.
Programa davet edildiği için teşekkürlerini sunan Kileciler, DIGIDAYS’in markalar, akademi-sektör iş
birlikleri ve iletişim dünyası adına önemli bir etkinlik olduğunu vurguladı.