İNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ SİYASET BİLİMİ VE
ULUSLARARASI İLİŞKİLER
İngilizce
Türkiye-Sudan İlişkileri Akademik Sempozyumda Ele Alındı

İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Afrika Vakfı ve Ortadoğu Vakfı ortaklığında düzenlenen sempozyumda Sudan’ın geçiş süreci ve bu sürecin Türkiye-Sudan ilişkileri üzerindeki etkileri ele alındı

Türkiye- Sudan ilişkileri ve Sudan’daki geçiş sürecini inceleyen iki günlük “Sudan’da Geçiş Süreci ve Türkiye-Sudan İlişkileri Uluslararası Sempozyumu”, İstanbul Ticaret Üniversitesinin ev sahipliğinde yapıldı.

İstanbul Ticaret Odası ve Ziraat Katılım’ın sponsor olduğu sempozyum, İstanbul Ticaret Üniversitesi, Afrika Vakfı ve Ortadoğu Vakfı ortaklığında düzenlendi.

“GEÇİŞ SÜRECİ İYİ DEĞERLENDİRİLMELİ”

Sempozyumda bir açılış konuşması yapan TİCARET Rektörü Prof. Dr. Yücel Oğurlu, Sudan ve Türkiye’nin, Osmanlı İmparatorluğu’ndan bu yana tarihi bağlara sahip olduğundan dolayı yakın bir ilişki içerisinde olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Oğurlu İngilizce olarak yaptığı konuşmada iki ülke arasındaki temaslara ve Türkiye’nin Sudan’daki yatırımlarına örnekler vererek “2011’de Güney Sudan’ın ülkeden ayrılarak bağımsızlığını kazanması sonrası Sudan ciddi sorunlarla boğuşmak zorunda kalmış, Ömer El Beşir’in iktidardan ayrılması ile bir geçiş sürecine girmiştir. Türkiye ve Sudan’ın ilişkilerinin devam etmesi, dostluğun sürmesi için bu geçiş sürecinin önemli olduğunu ve iyi değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Bu süreçte düzenlenen sempozyumun önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Oğurlu, programın iki ülke için hayırlı olmasını diledi.

“TÜRKİYE, AFRİKA TİCARETİNİ SUDAN ÜZERİNDEN YÜRÜTEBİLİR”

Sudan’ın eski Ankara Büyükelçisi Karar Muhammed Altohamy, sempozyumda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin, tarihi ve ekonomik bağlarına rağmen Sudan’daki siyasi sürece çok fazla müdahil olmaktan kaçındığını belirtti.

Sudan’la hiçbir bağı olmayan Avrupa ülkelerinin dahi siyasi sürece müdahil olmak için yarıştığını kaydeden Altohamy, “Sudan’ın Dostları grubunda Türkiye halen yok ama Sudan, Afrika’da önemli bir ülke konumunda. Türkiye, Afrika ile ticaretini Sudan üzerinden yönlendirebilir. Sudan ilişkilerine gerekli önem verilmeli. Bunun için bir düşünce kuruluşu kurulması gerektiğini düşünüyorum.” dedi.

Türkiye ile Sudan ilişkilerinin siyasi, ekonomik ve kültürel zeminde her zaman devam ettiğini belirten Altohamy, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Sudan ziyareti sonrası bu ilişkiler ivme kazandı. Türkiye Müslüman ve dost bir ülke ve kötülük gelmeyecek bir ülke. Türkiye’nin Sudan’da daha güçlü bir şekilde bulunması gerekiyor.” diye konuştu.

1956’DAN BUGÜNE İLİŞKİLER

Bahri Üniversitesinden Prof. Dr. Hamza Elsir Mohamed Elhassan, Türkiye-Sudan ilişkilerinin tarihini anlatarak Osmanlı dönemi sonrası durma noktasına gelen diplomatik bağların Sudan’ın 1956’da bağımsız olmasıyla yeniden canlandığını söyledi.

Sudan’daki farklı yönetimlerin Türkiye’ye yönelik farklı yaklaşımlar geliştirdiğini dile getiren Elhassan, Arap milliyetçiliği ve İsrail’le olan ilişkilerin politikaların ortaya çıkmasındaki başlıca etkenler olduğunu vurguladı.

1990’larda ve 2000’lerde ticari ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla çok sayıda ziyaret yapıldığını ve anlaşmaya imza atıldığını aktaran Elhassan, eski Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir döneminde ilişkilerin daha ileri seviyelere taşındığını aktardı.

Elhassan, “Sudan, Türkiye’nin Afrika’daki kapısı olarak görülmelidir.” ifadesini kullandı.

SUDAN İHTİYAÇ DUYDUĞU TEKNOLOJİYİ TÜRKİYE’DEN ALABİLİR

Alneelain Üniversitesinden Prof. Dr. Hassan Ali Mohammed Elsauori, 2000’lerde Sudan’ın Avrupa ile ilişkilerini güçlendirme çabasına girdiğini belirtti.

Sudan’ın Türkiye’den teknolojik destek aradığını ve yıllardır süren ambargoların yarattığı yıkımı telafi edeceğini varsaydığını kaydeden Elsaouri, “Sudan, dünyada başka bir ülkeye ihtiyaç duymadan Türkiye’den teknik ve teknolojik destek alabilir.” değerlendirmesini yaptı.

Afrika İnsani İlişkiler Örgütünden Arwa Jalal Muhammed Albasheer de Türkiye’nin, Avrupa ülkelerinden farklı olarak sömürgeci bir bakış açısı bulunmadığını belirterek Osmanlı’nın bölgeden çıkışı ile oluşan boşluğun misyonerler ve diğer ülkelerce doldurulduğunu aktardı.

SEMPOZYUM OTURUMLARI

Sempozyumun birinci oturumunda dünden bugüne Türkiye-Sudan ilişkileri teşrih masasına yatırıldı. Tarihsel Bağlamı Anlamak: Sudan-Osmanlı İlişkileri serlevhalı ikinci oturumu; Ekonomik İlişkiler başlıklı üçüncü oturum takip etti. Sudan’da Geçiş Süreci ve Sudan Dış Politikası serlevhalı dördüncü oturumla sempozyumun birinci günü tamamlandı.

Sempozyumun, 28 Ekim Cuma günü, Kültürel Etkileşim: Sosyal İlişkiler ve Algılar konulu Beşinci Oturumu’nu, Sağlık: Gelecek Vaad Eden Bir Diplomasi Kanalı şeklinde tesmiye kılınan Altıncı Oturumu takip etti. Kapanış Oturumunda ise iki gün boyunca devam eden etkinlik gözden geçirildi.