İstanbul Ticaret Üniversitesi, 37. Ahilik Haftası kapsamında düzenlediği “II. Uluslararası Ahilik Anlayışı ile Hayata Dokunuş” Sempozyumu’nda iki gün boyunca ahiliğin toplumsal, ekonomik ve etik yönlerini farklı disiplinlerden akademisyenlerin katkılarıyla değerlendirdi. 12 oturumda 66 tebliğin sunulduğu etkinlikte ahilik geleneğinin tarihî mirası ile çağdaş yansımaları yeniden ele alındı.
İstanbul Ticaret Üniversitesi, İslam Ekonomisi ve Ekonomik Sistemler Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Liderlik ve Girişimcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi iş birliğiyle 37. Ahilik Haftası kapsamında düzenlenen “II. Uluslararası Ahilik Anlayışı ile Hayata Dokunuş” Sempozyumu, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sâdâbâd Kampüsü Sütlüce’de iki gün boyunca sürdü. Sempozyum, Türk Ticaret Bankası, Osmanlı Arşivleri Genel Müdürlüğü ve Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı’nın katkılarıyla gerçekleştirildi. 12 oturumda 66 tebliğin sunulduğu sempozyum, ulusal ve uluslararası akademisyenleri, kamu temsilcilerini, öğrencileri ve araştırmacıları bir araya getirdi. Etkinliğe İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkanı ve Mütevelli Heyet Üyesi Dr. Erhan Erken, İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. İsrafil Kuralay, İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necip Şimşek, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, Türk Ticaret Bankası Yönetim Kurulu Başkanı ve Öğretim Üyemiz Prof. Dr. Yusuf Balcı ile Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Arslan, üniversitemiz dekanları, bölüm başkanları, Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivleri Daire Başkanlığı ve Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı ile İstanbul İl Ticaret Müdürlüğü temsilcileri, iktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD), Ahi Sanayici ve İş Adamları Derneği (AHİSİAD), Mavera ve Karz-ı Hasen Vakfı başkanları, misafir akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
“YENİ ÇAĞIN FÜTÜVVETNAMESİ YENİDEN YAZILMALI”
Dr. Erken, açılış konuşmasında ahiliğin çağdaş yansımalarına dikkat çekti. Dr. Erken, “Ahilik geçmişte sadece üretim ve ticaretin değil, toplumsal düzenin de ahlaki temelini oluşturmuştu. Bugün ise aynı ilkeleri dijital dünyanın dinamiklerine uyarlamak zorundayız. Eskiden yanlış yapanın pabucu dama atılırdı, bugün bu anlayışı sosyal medyadan dijital ekonomiye kadar her alanda yeniden yorumlamamız gerekiyor” dedi. Dr. Erken, yeni nesillere bu değerlerin aktarılmasının önemine değinerek “Mesleki eğitimde, müfredatlarda ve gençlerin iş hayatına hazırlanma süreçlerinde ahiliğin erdem anlayışı yeniden yer almalıdır” ifadelerini kullandı.
“AHİLİK, HAYATIN İÇİNDE YAŞANAN BİR MEDENİYET ANLAYIŞIDIR”
Dr. Kuralay ise ahiliğin yalnızca teorik değil, pratiğe dayalı bir yaşam biçimi olduğunu vurguladı. Dr. Kuralay, “Biz ahiliği çoğu zaman ahlak kavramı üzerinden okuyoruz, oysa ahilik bir hayat biçimidir. Çalışma, üretme, paylaşma, dayanışma ve doğruluk ilkeleriyle yaşayan bir toplumsal modeldir. Geçmişte olduğu gibi bugün de bu değerlere ihtiyaç duyuyoruz” dedi.
Dr. Kuralay, konuşmasının sonunda ahilik geleneğinde ustadan kalfaya aktarılan dua ve nasihatlerden birini paylaşarak konuşmasını “Harama bakma, doğru ol, sabırlı ol, affedici ol ve kendine; başkalarına faydalı olacak kadar cömert ol” sözleriyle tamamladı.
“BİLGİYİ AHLAKLA, TİCARETİ İNSANLA BULUŞTURUYORUZ”
Prof. Dr. Şimşek de üniversitenin misyonu ile ahilik kültürü arasındaki bağı vurguladı. Prof. Dr. Şimşek, “Bizler adını ticaretten alan bir üniversite olarak, bilgiyi ahlakla, girişimciliği erdemle, ticareti insanla buluşturmayı ilke edindik. Ahi kültürü bize, bilginin ancak ahlakla birleştiğinde topluma değer katacağını hatırlatır. Öğrencilerimizi yalnızca mesleki becerilerle değil, sorumluluk ve toplumsal katkı bilinciyle yetiştiriyoruz” dedi.
“AHİLİK, ANADOLU’NUN KİMLİĞİNİ ŞEKİLLENDİRDİ”
Prof. Dr. Kızıltoprak da konuşmasında ahiliğin Türk ve İslam medeniyetinin birleşiminde oynadığı kilit rolü vurguladı. Prof. Dr. Kızıltoprak, “Ahilik, sadece bir esnaf örgütlenmesi değil, Anadolu’nun kültürel ve toplumsal dokusunu inşa eden bir hayat felsefesidir. Moğol ve Haçlı saldırıları döneminde şehirleri koruyan, üretimi sürdüren, toplumun ahlaki ve iktisadi dengesini sağlayan bir yapıydı. Günümüzde de ticaret odaları, esnaf birlikleri ve üniversiteler aracılığıyla bu geleneğin izleri yaşamaktadır” dedi.
“AHİLİK, GEÇMİŞLE GELECEĞİ BULUŞTURAN BİR DEĞER SİSTEMİDİR”
Prof. Dr. Balcı ise konuşmasında ahiliğin tarihî kökleri ve bugüne taşıdığı değerler üzerine durdu. Prof. Dr. Balcı, “Ahilik, toplumun başarıya ulaşmasında ahlaki değerlerin ve ortak bilincin ekonomiye ve sosyal hayata yansımasının en güzel örneklerinden biridir. Geçmişteki bu ilke ve değerleri günümüz dünyasına uygun şekilde yeniden yorumlamalıyız. Yahya Kemal’in dediği gibi kökü mazide olan atiyiz; yani geleceğimizin gücü, tarihimizin köklerindedir” ifadelerini kullandı.
“AHİLİK, İNSANIN FITRATINA UYGUN BİR YAŞAM DÜZENİDİR”
Doç. Dr. Arslan, ahiliğin insanın yaratılışına uygun biçimde yaşamını sürdürmesini sağlayan bir sistem olduğunu belirtti. Doç. Dr. Arslan, “Ahilik, insanın doğayla, toplumla ve yaratıcısıyla uyumlu bir yaşam kurmasına destek olan bir düşüncenin uygulama biçimidir. Bu sempozyumda, farklı disiplinlerden bilim insanları, ahiliğin hikmet pınarından beslenerek günümüze ve geleceğe ışık tutacak değerlendirmelerde bulunacaklar” dedi.
ARŞİV BELGELERİYLE AHİLİĞİN İZLERİ SERGİLENDİ
Sempozyum kapsamında Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivleri Daire Başkanlığı ve Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı’nın katkılarıyla hazırlanan “Ahilik, Fütüvvet ve Fütuvvetnameler” sergisi açıldı. Sergide, Osmanlı dönemine ait arşiv belgeleri, el yazması fütuvvennamelere ait belge örnekleri ve ahilik teşkilatına ilişkin tarihi belgeler katılımcılarla buluştu.
İki gün süren “II. Uluslararası Ahilik Anlayışı ile Hayata Dokunuş” Sempozyumu, sunulan 66 tebliğ, farklı alanlardan akademik katkılar ve zengin katılımcı profiliyle tamamlandı.
