İLETİŞİM FAKÜLTESİ MEDYA VE İLETİŞİM
Medya ve İletişim Bölüm Başkanımız Prof. Dr. Abdulhamit Avşar, TBMM Deprem Araştırma Komisyonu’nda Konuştu

6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin araştırılması ve gerekli tedbirlerin alınması amacıyla kurulan Meclis Deprem Araştırma Komisyonu, başta deprem olmak üzere afetlerde yapılması gereken hususlara ilişkin çeşitli üniversitelerden akademisyenlerin önerilerini dinledi. İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdulhamit Avşar da komisyonda ‘‘Afet sürecinde iletişim krizlerinin yönetimi’’ bağlamında bir sunum yaptı. Deprem sürecinde medya ve iletişim bağlamında gördüğü eksikleri vurgulayan Prof. Avşar, sağlıklı bir iletişim stratejisi oluşturulması konusunda öneriler sundu.

TBMM Deprem Araştırma Komisyonu, AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu başkanlığında toplandı. Toplantıda, çeşitli üniversitelerden akademisyenlerin, başta deprem olmak üzere afetler konusunda alınması gereken tedbirlere yönelik önerileri dinlendi.

İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesinden Prof. Dr. Abdulhamit Avşar, deprem sonrası kriz iletişimi yönetimi ile ilgili sunum yaptı. Prof. Avşar, kriz anlarında iletişimin öneminin çok daha etkin hale geldiğini, özellikle afetten önce gerekli planlamanın yapılması gerektiğini anlattı.

Cumhurbaşkanı’nın bölge ziyaretlerinin, bakanlar ve üst düzey yetkililerin ilk depremin hemen ardından bölgeye giderek sürekli halk içinde kalmalarının bölge halkına güven duygusu aşıladığını vurgulayan Prof. Avşar, “Tüm bunlar, ilk anda yaşanan şok ve ortaya çıkan panik duygusunun yatışmasında önemli bir etken olmuştur” dedi.

Prof. Avşar, kriz anlarında sosyal medyanın da önemli rolü olduğunu ifade ederek, “Sağlıklı bir iletişim ağı oluşturmak, afet yönetiminde en önemli unsurlardan biri haline gelmiştir. Bu bağlamda sosyal ağlar yoluyla da sağlıklı ve sürdürülebilir bilgi paylaşımı ve akışının sağlanması, bilgi akışı için zamanın iyi yönetilmesi, ilk anlardan itibaren kriz iletişiminde görev alanların koordinasyonunun etkili şekilde düzenlenebilmesi hayati öneme sahiptir” değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Avşar, sosyal medyada beğeni ya da takipçi sayısını arttırmak için asılsız paylaşım yapanların önüne geçilmesi ve bu mecralardaki yardım taleplerinin acil müdahale faaliyetlerine entegre edilmesi için de çalışma yürütülmesi gerektiğini ifade etti.

Komisyon toplantısı, farklı üniversitelerden katılan diğer akademisyenlerin sunumlarının ardından sona erdi.

Prof. Dr. Abdulhamit Avşar’ın Komisyona Önerileri Özetle Şu Şekilde Olmuştur: 

  1. Krizin ortaya çıktığı ilk andan itibaren dijital ortamların ve medya araçlarının ivedilikle kullanılarak sağlıklı, şeffaf ve hızlı bilgilendirme akışının sağlanması gerekmektedir. Sağlık Bakanı’nın pandemide günlük olarak yaptığı bilgilendirme toplantıları buna bir örnektir. Bu çerçevede:

-Mevcut durumu ortaya koyan gerçek, samimi ve şeffaf bir açıklamanın hızla yapılması,

-Etkin ve güvenilir bilgi akışının ivedilikle sağlanması,

-Her yeni bilgi ve kararın yine hızla medya ile paylaşılması,

-Ortaya çıkabilecek bilgi yığılması ile nasıl baş edilebileceğinin önceden planlanmış olması,

-Spekülasyona yol açacak söz ve davranışlara yer verilmemesi,

-Varsa hata ve kusurların samimiyetle dile getirilmesi krizin derinleşmesini önleyecektir.

2-        Deprem bölgesindeki basın mensuplarından edindiğimiz bilgilere göre: Devlet büyüklerinin krizin ilk anlarından itibaren ve yaşanan 2.deprem esnasında da deprem bölgesinde bulunmaları, bölge halkına ve tüm ülkemize güven duygusu aşılamaktadır.

3-Depremlerin ardından özellikle sosyal medyada krizin derinleştirilmesi ve insanların karamsarlığa sürüklenmesi amaçlı olarak çeşitli paylaşımlar yapılmıştır. Bu bağlamda kriz durumlarında sağlıklı iletişimin sürdürülmesi için gereken tedbirlerin alınması yararlı olacaktır. Bu bağlamda sosyal ağlar yoluyla da,

-Sağlıklı ve sürdürülebilir bilgi paylaşımı ve bilgi akışının sağlanması,

-Bilgi akışı için zamanın iyi yönetilmesi,

-İlk anlardan itibaren kriz iletişiminde görev alanların koordinasyonunun etkili şekilde düzenlenebilmesi hayati öneme sahiptir.

4- Deprem süresince yapılan arama-kurtarma faaliyetlerinin, yurt içi ve yurt dışından gelen yardımların medyaya yansıması, kamu otoritesinin zaafı şeklinde bir algıya yol açmıştır. Bölgeye giden hemen her yurt içi veya yurtdışı ekip, en iyi yardımı kendilerinin yaptığı şeklinde bir tutum içine girmişlerdir. Bu durum da yardım çalışmalarının iyi koordine edilemediği ve kargaşa yaşandığı algısına yol açmıştır. Kimi ülkeler, yardımdan çok bu yolla kamu diplomasisi yapma çabasına girmişlerdir. Bu hususların üzerinde durulmalıdır.

5-Deprem sürecinde Türk Devletleri Teşkilatı’na üye ülkeler başta olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki Türk topluluklarına ait STK’lar ilk andan itibaren önemli bir dayanışma ortaya koymuşlardır. Ancak onların kamu diplomasisi kaygısı gütmeden tamamen kardeşlik adına gösterdikleri seferberlikler, medyada yeterince yer bulmamıştır. Oysa bu seferberlikler medyaya yeterince yansıtılsaydı, kamuoyunun Türk Devletleri Teşkilatı’na olan güveni artar, ilgili ülkelerde de yardımlarına değer verildiği kanaati güçlenirdi.