Her dil, konuşulduğu toplumun yaşam biçimi, maddi ve manevi değerleri, inanç sistemi ve hayata bakış açısı gibi çeşitli yönlerini ortaya koyar. Türkçe de Türk toplumuna özgü yanları yansıtan; gözleme dayalı adlandırma gücü ve zengin sözvarlığı ile güçlü bir dildir. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir” sözünde belirttiği gibi, Türkçeyi öğrenmek demek, aynı zamanda Türk toplumu gibi düşünebilmek, onunla gönül yakınlığı kurabilmek demektir.
Türkçe, öğrenilmesi zor bir dil değildir. 29 harften oluşan Türk alfabesinde harflerin, yazıldığı gibi telaffuz edilmesi Türkçe öğrenmeyi kolaylaştıran önemli bir etmendir. Eklemeli dil yapısında olan Türkçede, kelime köklerine sistemli bir şekilde gelen ekler sayesinde yeni kelimelerin türetilir. Görevleri belli bu eklerle kelime türetmenin mantığı hızlıca öğrenilir. Türkçe kelimelerde ünlü uyumlarının ve ünsüz benzeşmelerinin varlığı, dile ahenk katmakla birlikte, kelimenin akılda kalıcılığını da sağlar. İsimlerin eril, dişi ve nötr olarak sınıflandırılmaması Türkçe öğrenmedeki bir diğer kolaylıktır.
Günümüzde Türk dili yoğun olarak Türkiye, Özbekistan, İran, Çin, Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Kırgızistan’da konuşulmaktadır. Ayrıca Rusya Federasyonu, Afganistan, Bulgaristan, Irak, İran, Suriye, Gürcistan, Ukrayna, Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya, Kosova, Arnavutluk, Sırbistan ve Romanya’da da konuşulan bir dildir. Türkiye’den yapılan göçlerden dolayı Avrupa, Amerika ve Avustralya’da da konuşulmaktadır. Türk dilinin bugün yaklaşık 200 milyon insan tarafından konuşulduğu tahmin edilmektedir. Birleşmiş Milletler verilerine göre Türk dili, dünyada en çok konuşulan diller arasında, İngilizce, İspanyolca, Çince ve Hintçeden sonra beşinci sırada yer almaktadır.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, oldukça geniş bir coğrafyada konuşulan Türkçeyi öğrenmek, size önemli avantajlar sağlayacaktır.