Dış Ticaret Enstitüsü
45 yaşında spora başladı, 54’ünde 6 bin metreye tırmandı
Haber Tarihi: 03.09.2019
Doç. Dr. Murat Yalçıntaş İstanbul Ticaret Üniversitesi Dış Ticaret Enstitüsü Müdürü. 54 yaşında. 45 yaşından sonra spora başladı, geçen yıl Asya’nın en yüksek dağı olan Everest Dağı’nda 5364 metrelik Base Camp’a, geçen ay da Afrika’nın en yüksek dağı olan Kilimanjaro’nun 5895 metrelik zirvesine çıktı.
İstanbul Ticaret Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi, Dış Ticaret Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Murat Yalçıntaş’ın ulusal ve uluslararası çeşitli sivil toplum örgütlerindeki yöneticiliklerinin, akademisyen olarak bilim dünyasına sunduğu katkıların, aldığı pek çok ulusal ve uluslararası ödülün yanı sıra, dikkat çeken bir özelliği daha var: Dayanıklılık sporlarına olan tutkusu. Doç. Dr. Murat Yalçıntaş doğa yürüyüşleri yapıyor, ultra maraton koşuyor, bisiklet ve yüzme sporlarıyla uğraşıyor, triatlon (yüzme-bisiklet-koşu) yapıyor ve triatlon yapanlara verilen IRONMAN (demir adam) unvanına sahip.
EVEREST’TE BASE CAMP, 
KİLİMANJARO’DA ZİRVE YAPTI 
Doç. Dr. Yalçıntaş, iki yıl üst üste doğa sporları ve dağcılık tutkunlarının gözdesi olan iki ünlü dağa çıkan Türkiye’deki ender insanlardan biri. Geçen yıl dünyanın en prestijli yürüyüş rotası olan Everest’te Base Camp (Ana Kamp) yürüyüşünü gerçekleştirdi. Geçen ay da halen aktif bir yanardağ olan Afrika kıtasının en yüksek dağı Kilimanjaro’nun zirvesine tırmandı. Asya’nın en yüksek dağı Everest’te 5364 metreye çıktı, Kilimanjaro’nun 5895 metrelik zirvesinde İstanbul Ticaret Üniversitesi ve Türk bayraklarını havalandırdı. 5137 metre yüksekliğindeki Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı’na tırmanmak da hedefleri arasında, ne var ki dağ tırmanışa kapalı, açılmasını bekliyor.
 ‘’RUHEN VE BEDENEN 
HAZIR OLMAK GEREKİYOR’’  
Doç. Dr. Murat Yalçıntaş yaptığı sporların dağ yürüyüşleri ve tırmanışları için yeterli kondisyonu sağladığını belirtiyor:
‘’Hem Everest Base Camp hem de Kilimanjaro çok fazla teknik gerektiren tırmanışlar değil. Dayanıklılık ve biraz da fiziki kondisyon gerektiren tırmanışlar. Ama yaptığım tüm sporlarda aslında iş vücuttan çok akılda bitiyor. Kendinizi ruhen hazırlamanız ve dayanmanız lazım. Kolay değil. Özellikle 4 bin metrenin üzerine çıktığınız zaman, yükseklik insana çeşitli oyunlar oynuyor. 4 bin metrenin üzerinde attığınız her adım son derece yorucu oluyor. Oksijen seviyesi deniz seviyesinin neredeyse yarısına kadar düşlüyor. Eğer dikkat etmezseniz yükseklik hastalığına yakalanıyorsunuz. Tabii soğuk da oluyor. Dolayısıyla bu tamamen ruhen hazır olmaya, dayanıklı olmaya, vazgeçmemeye bağlı bir şey.’’
‘’SPOR, İNSANIN YAŞAM 
KALİTESİNİ ARTTIRIYOR’’
‘’Neden tırmanış yapıyorsunuz’’ sorusunu da sebeplerini sıralayarak cevaplıyor Doç. Dr. Murat Yalçıntaş:
‘’Spor yapmamın, tırmanmamın birkaç tane sebebi var. Spor her insana hem fiziki, hem de ruhi kazanç sağlıyor. Bu iki kazanç insanın daha sağlıklı, daha kaliteli bir yaşam sürmesine sebep oluyor. Öte yandan özellikle benim yaptığım dayanıklılık sporlarında farklı şeyler de öğreniyorsunuz. Dağdan örnek verelim. Özellikle 4 bin, 5 bin metreyi geçtikten sonra; sırtınızda da çantanız var, rüzgar estiğini, soğuk olduğunu, dimdik bir yamaca tırmandığınızı düşünün, 7 saat, 8 saat, 9 saat ufak ufak adımlarla gidiyorsunuz. O iki-üç kilometrelik yol, 7-8 saate çıkıyor. Hayatta da aynı şey var. Eğer vazgeçmezseniz, devamlı bir şekilde odaklanırsanız, çok çok küçük adımlarla bile hedefinize ulaşırsınız. Sabrederseniz, uğraşırsanız, bırakmazsanız, pes etmezseniz, hedefinize ulaşırsınız. Dağcılık size pes etmemeyi, çok ufak adımlarla da olsa devamlı olarak aynı konu üzerinde çalıştığınız zaman başarıya ulaşacağınızı öğretiyor.
Dağcılık ve dayanaklılık sporlarında öğrendiğiniz başka bir şey de şu: İnsan doğrudan doğruya kendisiyle yarışıyor. Hem bedenine, hem de ruhuna, aklına söz geçirmeyi öğreniyor. Özellikle zirveye yaklaştığınız zaman, bedeniniz de aklınız da size ‘’tamam artık yeter, bırak diyor. Daha niye bu kadar acı çekiyorsun.’’ Eğer siz bırak diyen sesi dinlemez de devam ederseniz başarıya ulaşmış oluyorsunuz.  Dayanıklılık sporları insana kendi bedenini kontrol etmeyi öğretiyor.
Üçüncüsü de şu: Kendinizle, doğayla, çevreyle baş başa kalıyorsunuz. Bu tırmanışlarda doğaya bakmayı, neyin nasıl yaratıldığını görmeyi, bitkileri incelemeyi, toprak formasyonlarını incelemeyi çok seviyorum. Bu size aslında kendinizin ne kadar ufak ve önemsiz olduğunu da gösteriyor. Çünkü orada muazzam bir yapı var. Muazzam yaratılmış şeyler var. Orada tabiatın aslında ne kadar güçlü olduğunu, insanın da ne kadar güçsüz olduğunu hissediyorsunuz. Ne muazzam güzellikler olduğunu, varlıklar olduğunu, insanın onların yanında ne kadar küçük olduğunu, bir noktadan sonra bizim çok önemli zannettiğimiz şeylerin ne kadar önemsiz olduğunu da görüyorsunuz.
‘’DÜNYADA TEK DOĞRU YOK’’
Keşfetmeyi de sevdiğini vurgulayan Doç. Dr. Yalçıntaş, tırmanışlar sırasında fraklı kültürler ve yaşam tarzlarıyla karşılaşmanın da eğitici olduğunu belirtiyor:
‘’Yepyeni yerler görüyorsunuz. Farklı coğrafyalar, farklı insanlar, farklı canlılar, farklı yaşam tarzları, farklı kültürler. İki dağdan bahsettik, Nepal’deki insanlarla Tanzanya’daki insanlar, Nepal’deki doğal güzelliklerle Tanzanya’daki doğal güzellikler, Nepal’deki yaşam tarzı ve kültürle Tanzanya’daki yaşam tarzı ve kültür; iki dağın çok farkı vardı. Bu kadar değişik şeyler görmek size, dünyada tek doğrunun olmadığını da öğretiyor. Bu kadar değişik şey gördüğünüz zaman anlıyorsunuz ki, her insan için her gerçek kendi ortamında geçerli. Sizin doğrularınız sizin ortamınızda geçerli.  Dolayısıyla hiç kimsenin kendi doğrularını, kendi bildiklerini başkasına dayatmaması gerektiğini anlıyorsunuz.  Hem spor oluyor insan için hem de birazcık da eğitim gibi oluyor.
GENÇLERE TAVSİYELER
54 yaşında olan Doç. Dr. Yalçıntaş spora 45 yaşından sonra başladı. ‘’Çok geç kalmışım, çok da pişmanım’’ diyor. Ve gençlere spora ilişkin tavsiyeleri var:
‘’Gençlere spor yapmaya erken yaşta başlamalarını tavsiye ederim. Herkes zannediyor ki, bu çok pahalı bir şey. Hayır, spor yapmak çok pahalı bir şey değil. İsterseniz sporu son derece mütevazi şartlarda gerçekleştirebilirsiniz. Pahalı olan bir yönü var o da şu: zaman yönü. Zaman vermeniz lazım. Ayda bir, senede bir, altı ayda bir yaptığınız bir faaliyet olarak görmemek lazım. Spor dediğiniz şey bir yaşam tarzı. Sizden de belli bir zaman istiyor. Tavsiyem hayatlarına sporu koymaları, zaman ayırmaları. Spor; kendilerine hem fiziki, hem ruhi, hem de akli olarak çok şey katacak. Hayatta herkesin, her zaman bahanesi var. Son 40-45 senedir sıkılacak vaktim hiç olmadı. Şimdi ne yapsam, hiç işim yok dediğim bir anım olmadı benim. Her zaman önünüzde yapılacak üç-dört tane iş var. İnsan aslında üzerine ne kadar fazla iş alırsa, o kadar fazla iş yapıyor. İşten ne kadar fazla kaçarsa da o kadar tembel oluyor. Dolayısıyla da gençler için dersler spor yapmamaya bahane değil.’’
EVEREST ANA KAMP
Everest Ana Kamp yürüyüşü dünyanın en prestijli yürüyüş rotası olarak kabul ediliyor. 12-15 gün arasında tamamlanabilen yürüyüş 2500 metrelerden başlıyor ve günlük 500 metrelere varan yükselişler gerçekleştiriliyor. Tepeler ve düzlükler arasında uzanan rota genellikle iniş çıkışlardan, zaman zamanda düz hatlardan oluşuyor. Ana Kamp rotası orta zor(6/8) bir yüksek irtifa yürüyüşü olarak derecelendiriliyor. Günlük 5-6 saat süren yürüyüşler, yavaş tempoda ve günlük ihtiyaçların taşınacağı bir sırt çantası ile yapılıyor.
KİLİMANJARO DAĞI
Kilimanjaro Dağı, dünyanın en popüler dağları arasında yer alıyor. Afrika kıtasının en önemli dağı. Tanzanya’da yer alan Kilimanjaro, halen aktif olarak faaliyetini sürdüren bir yanardağ. Bünyesinde, ”Kibo”, ”Mavenzi” ve ”Shira” volkanlarının konilerini barındıran Kilimanjaro Dağı, aynı zamanda dünyanın önde gelen jeolojik araştırma noktalarından da biri. Jeolojik yapısı sayesinde, tırmanma sporuna da yürüyüş sporuna da imkan veriyor. Kilimanjaro’nun zirvesinde ısı  geceleri -7 santigrat dereceye kadar düşebiliyor.