İŞLETME FAKÜLTESİ İKTİSAT İngilizce
Kovid-19 Salgını Sonrası Türkiye ve Dünya
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Figen Yıldırım’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen seminere, Ekonomist Prof. Dr. Kerem Alkin ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Oğuz Demir konuşmacı olarak katıldı.
Programın açılışında Rektör Prof. Dr. Yücel Oğurlu bir selamlama konuşması yaparak, salgın döneminde, dijitalleşmenin hızlandırdığını belirterek, yeni normale Türkiye’nin hızlı bir şekilde adapte olduğunu ifade etti.
Seminerin ilk bölümünde Prof. Alkin, Kovid-19 salgınına Dünyanın hazırlıksız yakalandığını ve devletlerin ekonomiye daha fazla müdahale ettiği bir döneme girildiğini belirterek şu değerlendirmelerde bulundu: “2. Dünya Savaşı dışarda bırakıldığında 1929 büyük buhranından bu yana en büyük talep şoku ile karşılaşılmıştır. 1929 Krizi Dünya genelinde % 15 civarında reel geliri eritmiştir. Bu krizden Keynesyen politikaların uzantısı olan, devletlerin ekonomiye müdahalesi ile çıkılmıştır. Pandeminin ilk döneminde Çin kaynaklı arz şoku olacağı tahmin edilmiş ve küresel etkilerine karşı harekete geçilmemişti. Ancak salgının küresel çapta yaygınlaşması ile ABD ve Avrupa salgının merkezi haline gelmiştir. Ulusal ve uluslararası ulaşım durma noktasına gelmiş ve iktisadi faaliyetler yavaşlamıştır. Bir çok işletme geçici olarak kapanmış, ILO’nun rakamlarına göre 2,7 milyar çalışan karantinada bulunmakta ve 1 milyar 875 milyon öğrenci online eğitime geçmiştir. Kriz, iş dünyasını etkilemeye devam ederken, şirketlerin iflaslarıyla işçi ve işveren hukukuna yönelik yeni gelişmelerin olacağı tahmin edilmektedir.”
“Büyük Devletler Sağlık Yönetiminde Sınıfta Kaldılar”
Dr. Öğretim Üyesi Oğuz Demir ise, salgın öncesi küresel ekonomin genel bir tablosunu ortaya koyarak, salgının ardından küresel iktisadi sistemdeki borç yükünün giderek ağırlaşacağını ifade etti. Oğuz, küresel iktisadi sistemde üretimin borçları karşılayamaması dolayısıyla gelir adaletsizliğinin daha fazla arttığını belirterek şunları söyledi: “Küresel ekonomide şirketlerin ve devletlerin toplam borcunun 132 trilyon dolarken buna karşılık üretilen katma değer 85 trilyon dolar civarındadır. Basitçe anlatmak gerekirse dünyanın üretimi harcamalarını karşılamamaktadır. Bu durum küresel çapta bir borç birikimine neden olmaktadır. Ayrıca küresel servetin % 82’lik kısmı % 1 gibi azınlığın elindedir. Bu yüzden çağdaş iktisatçılar, gelir adaletinin temsil edilmesini, ekonomik olduğu kadar sosyal sorunlarında çözümlenmeye çalışıldığı paydaş kapitalizmini gündeme getirmektedir. Büyük devlet ekonomileri ve şirketler sosyal sorumlulukların arttığı bir politikaya yönelecekken Covid-19 salgını ile yüzleşmek zorunda kalmıştır. Bununla birlikte devletlerin sağlık sektöründe sınıfta kaldığı ortaya çıkmıştır. Türkiye sağlık sektörü açısından Dünya’dan ayrışmış ve iyi bir performans sergilemiştir.” Demir’e göre Covid-19 salgını sonrasında uluslararası iktisadi sistem borç birikimi sorununu yaşamaya devam edecektir.”
“Salgın, İşveren ve İşçi İlişkilerinde Değişikliğe Neden Olacak”
Seminerin soru cevap bölümünde Prof. Kerem Alkin, dinleyicilerden gelen salgının çalışma dünyasını nasıl şekillendireceğine dair soruya şu yanıtı verdi: “Küresel talep şoku uluslararası borç sorununu derinleştirebilir ve ayrıca klasik şirket örgütlenmesinde CEO, yönetici, çalışanlar arası ilişkiler ve mekânsal olarak ofislerin şekillenmesinde değişikliklerin olması beklenmektedir. Çok sayıda çalışanın küçük ofislere sıkıştırılması, uzaktan çalışma şartlarına ve müşterilerin sosyal mesafe kurallarına göre yeniden değerlendirmeye tabi tutulmak zorunda kalacaktır.”  Alkin, dış ticaret bağlamında ise, savunma sanayine ek olarak tarım, hayvancılık, gıda ve sağlık gibi sektörlerin kendi kendine yetebilme stratejine göre düzenlenip milli iktisat politikalarının ağırlığının artacağını sözlerine ekledi.
“Temmuz Ayı Normalleşme Süreci Bakımından Önemli”
Prof. Alkin, IMF ve ABD gibi aktörlerin sorumluluklarını hatırlatarak, küresel bir tehdit söz konusu iken, İran, Venezuela gibi devletlere ekonomik baskıların sürdürmesinin kabul edilebilir olamayacağını ifade etti. Alkin Türkiye ile ilgili öngörüsünde ise, krize yönelik senaryolarda temmuz ayının normalleşme süreci bakımından önemli olduğuna ve buna göre planlamaların yapılacağına değindi.
“En Çok Turizm Sektörü Etkilenecek”
Son olarak Dr. Oğuz Demir de turizm sektörünün önemine dikkat çekerek, turizmin krizden en fazla etkilenen sektörlerden biri olacağını ve bu duruma yönelik önlemelerin alınması gerektiğini vurguladı.