Türk Dünyası Kültürel Miras Yöneticileri Deneyim Paylaşımı Programı, Üniversitemizin ev sahipliğinde tamamlanarak, kültürel mirasın korunması ve sürdürülebilir iş birliği projeleri için yeni fırsatlar sundu.
Türk Kültür ve Miras Vakfı tarafından düzenlenen 23-27 Eylül 2024 tarihlerinde Türk Dünyası Kültürel Miras Yöneticileri Deneyim Paylaşımı Programı, İstanbul Ticaret Üniversitesi ev sahipliğinde tamamlandı. Alan yönetimi konusunda Türk Dünyasına önemli katkılar sunan programda; Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Macaristan, Özbekistan ve Türkmenistan’dan gelen üst kademe yöneticiler, Türkiye’den katılan yöneticilerin ev sahipliğinde Türkiye’deki tarihi ve kültürel alan yönetimi uygulamalarını hem teorik hem de pratik açıdan inceleme fırsatı buldu.
DENEYİMLER PAYLAŞILDI
“Program, katılımcı ülkeler arasındaki bilgi ve deneyim alışverişini artırmanın yanı sıra, kültürel mirasın korunmasına yönelik yeni iş birliği projelerine de zemin hazırladı. Türk Kültür ve Mirası Vakfı tarafından düzenlenen organizasyona Milli Saraylar Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, İstanbul Tarihi Alan Başkanlığı, Çanakkale Alan Başkanlığı, İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi ve Fatih Belediyesi de destek verdi. 5 gün süren programda katılımcı ülke temsilcileri İstanbul’un tarihi dokusunu ve kültürel miras sayılan eserleri yerinden inceleme ve yapılan sunumlarla bilgi edinme fırsatı yakaladılar.
ALAN YÖNETİMİ VİZYONU ÇALIŞTAYI İLE ORTAK YOL HARİTASI
Programın son gününde gerçekleştirilen Alan Yönetimi Vizyonu Çalıştayında, katılımcılar Türk dünyası ve kültürü içinde kendi ülkelerini tanımladılar. Çalıştayda, kültürel mirasın korunmasına yönelik ulusal ve uluslararası mevzuatların etkinliği, koruma kurumları arasındaki koordinasyon ve Türk Dünyası’nın ortak koruma mevzuatı oluşturulmasına dair bir yol haritası çizildi. Katılımcılar, kültürel mirasın gelecek nesillere aktarılması için yapılabilecek faaliyetleri tartıştı ve bir ‘Türk Dünyası Kültür Komisyonu’ kurulması önerisini ele aldılar. Ardından Çanakkale Alan Başkanlığı’nın yaptığı sunumla katılımcılar, geniş alanlardaki eserlerin nasıl korunması gerektiğine yönelik bilgiler aldılar. Programın devamında, katılımcı ülke temsilcileri, ülkelerindeki kültürel miras ve koruma uygulamalarına ilişkin sunumlar gerçekleştirdiler.
KONFERANS İLE KÜRESEL TEHDİTLERE DİKKAT ÇEKİLDİ
Uluslararası boyutta düzenlenen Türk Dünyasında Kültürel Miras ve Koruma Konferansı, etkinliğin önemli bir bölümü olarak öne çıktı. İstanbul Tarihi Alanlar Alan Başkanı Mustafa Tural , Rektör Prof. Dr. Necip Şimşek, katılımcı ülkelerin temsilcileri, akademisyenler ve öğrencilerin takip ettiği konferansta konuşmacı olarak Miras Vakfı Proje Müdürü Nuri Aksu, Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi Türkiye Milli Komitesi (ICOMOS) Uluslararası Başkan Yardımcısı ve Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Zeynep Gül Ünal, Georgia Üniversitesi Tarihi Koruma Yüksek Lisans Programı Profesörü James K. Reap, Liverpool Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Soumyen Bandyopadhyay konuşmacı olarak katıldı.
DÖRDÜNCÜ NESİL SAVAŞLAR VE DİJİTALLEŞME RİSKLERİ
Konferansta Prof. Dr. Ünal, konuşmasında küresel risklerin kültürel miras üzerindeki etkilerini ele aldı. Prof. Dr. Ünal, özellikle dördüncü nesil savaşların ve dijitalleşmenin kültürel miras alanlarına yönelik tehditleri artırdığına dikkat çekerek, iklim değişikliği, kitlesel göçler ve siber saldırılar gibi unsurların miras alanları üzerinde ciddi riskler oluşturduğunu vurguladı. Özellikle siber saldırılar konusunda, kültür varlıklarına yönelik fidye yazılımları, veri ihlalleri ve web sitesi tahribatlarının ciddi tehditler arasında olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ünal, kültürel mirasın korunmasında uluslararası iş birliğinin ve bu tehditlere karşı gelişen teknolojilere ayak uydurmanın önemini belirtti.
6 ŞUBAT’TA 6 BİN ESER, HASAR GÖRDÜ
Konuşmasında Türkiye’deki 6 Şubat 2023 depremlerine de değinen Prof. Dr. Ünal, bu afetin özellikle kültürel varlıklar açısından büyük kayıplara yol açtığını belirtti. Afet sonrası bölgede, 8 bin 500 tarihi yapıdan 6 bininin hasar gördüğünü ifade eden Prof. Dr. Ünal, hızlı müdahale ve belgeleme çalışmalarının afet anında ne denli önemli olduğunu dile getirdi. Ayrıca, Prof. Dr. Ünal, afetlerin sadece fiziksel hasar değil, aynı zamanda toplulukların kültürel dayanıklılığını da etkilediğini vurgulayarak, gelecekte bu deneyimlerden ders çıkararak koruma çalışmalarının güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
KÜLTÜREL MİRASIN GELECEĞİ: YEREL İŞ BİRLİĞİ İLE SÜRDÜRÜLEBİLİR KORUMA MODELLERİ
Prof. Bandyopadhyay da yaptığı konuşmada, yönetim ve kültür arasındaki ilişkiye dikkat çekti. Kültürel mirasın korunması kadar, bu mirasın sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlamasının önemini vurgulayan Prof. Bandyopadhyay, özellikle kurak bölgelerde yürütülen projelerde kültürel ve doğal yöntemlerin birleşiminin önemini anlattı. Prof. Bandyopadhyay, bu kapsamda Umman’da gerçekleştirdikleri projelerde yerel halk ile iş birliği yaparak tarihi mekanların korunmasını ve modern yaşama entegrasyonunu sağlayan modeller geliştirdiklerini belirtti.
YEREL HALKLARLA BİRLİKTE YÜRÜTÜLMELİ
Konuşmasında, kültürel mirasın korunmasının sadece fiziki yapıların onarımı olmadığını, aynı zamanda ekonomik sürdürülebilirliğe ve sosyal gelişime de katkı sağladığını ifade eden Prof. Bandyopadhyay, bu süreçlerin yerel topluluklarla birlikte yönetilmesi gerektiğini vurguladı. Umman’daki projelerinin, yerel halkın dahil olduğu bir kooperatif modeliyle yürütüldüğünü ve bu sayede hem tarihi mekanların hem de yerel ekonominin güçlendirildiğini belirten Prof. Bandyopadhyay, bu iş birliği modelinin, kültürel mirasın korunmasında uluslararası örnek bir model haline geldiğini de sözlerine ekledi.
YASAL BOŞLUKLAR VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ZORLUKLARI TEHDİT EDİYOR
Prof. James K. Reap ise yaptığı konuşmada, Türk dünyasında kültürel mirasın korunmasının hem önemli fırsatlar sunduğunu hem de bazı zorluklar barındırdığını ifade etti. Özellikle, tarihi ve arkeolojik mirasın korunmasında önemli adımlar atıldığını vurgulayan Prof. Reap, uzun vadeli korumanın sadece anıtların korunmasıyla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda ortak kültürel miras değerleri ve kimlikle olan canlı bağın devam ettirilmesi gerektiğini belirtti. Kültürel mirasın yönetiminde güçlü yönetimlerin yanı sıra, yasal, idari ve finansal yapıların da korunmanın sürdürülebilirliğini sağlamada hayati bir rol oynadığına dikkat çekti. Prof. Reap ayrıca, bölgedeki ülkelerin her birinin kendi kültürel miras koruma yasalarını geliştirdiğini, ancak bazı yasal boşluklar ve güncellenmemiş düzenlemelerin etkili korumayı zorlaştırdığını belirtti. Hızla modernleşen ve şehirleşen bölgelerde mirasın korunmasının daha da zorlaştığını ifade eden Prof. Reap, yasal düzenlemelerin güncellenmesi gerektiğini, yerel yönetimlerin kapasitelerinin güçlendirilmesinin yanı sıra yerel toplulukların da kararlara aktif olarak dahil edilmesinin önemine vurgu yaptı.
KAPANIŞTA ORTAKLIK ÇAĞRISI
Etkinliğin kapanış konuşmalarını Türk Kültür ve Miras Vakfı Başkanı Aktoty Raimkulova, Üniversitemizin Mütevelli Heyet Başkanı Dr. İsrafil Kuralay ve Uluslararası Orta Asya Araştırmaları Enstitüsü’nün (IICAS) Müdürü Evren Rutbil gerçekleştirdi.
Raimkulova, konuşmasında, Türk halklarının zengin kültürel mirasının korunmasının ve uluslararası düzeyde tanıtılmasının önemine dikkat çekti. Raimkulova, Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın inisiyatifiyle ve Kazakistan, Kırgızistan, Türkiye devlet başkanlarının desteğiyle kurulan vakfın bu yöndeki çalışmalarına vurgu yaparak, Türk halklarını bir araya getiren kültürel miras projelerinin ortak çabalarla daha da ileri taşınacağını belirtti. Raimkulova ayrıca, vakıf tarafından yürütülen Deneyim Paylaşımı Programı’nın başarılı bir şekilde tamamlandığını ve bu tür projelerin, iş birliğinin güçlenmesine ve yeni fırsatların doğmasına vesile olacağını ifade etti. Raimkulova, kültürel mirasın korunması konusunda ortak çalışmaların büyük önem taşıdığını vurguladı. Raimkulova, iş birliği ve diyalogun, kültürel mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması açısından kritik olduğunu dile getirirken, vakfın bu doğrultuda yeni girişim ve projelere destek vermeye hazır olduğunu sözlerine ekledi.
SEMERKANT’TA ENSTİTÜ KURULDU
Rutbil, Türk dünyasının ortak kültürel mirasının korunmasının ve bu mirasın uluslararası düzeyde tanıtılmasının önemine vurgu yaparak, Semerkant’ta kurulan enstitünün, İpek Yolu ülkelerinin ortak tarihi ve kültürel mirası üzerine çalışmalarda bulunduğunu belirterek, bölgesel iş birliğinin mirasın korunmasında ne denli önemli olduğunu ifade etti. Enstitü olarak, UNESCO’nun belirlediği uluslararası standartların iyi anlaşılması ve bu alanda uzmanlaşmanın artırılması gerektiğine dikkat çeken Rutbil, Türk devletlerinin bu konuda daha fazla iş birliği yapmasının elzem olduğunu söyledi.
ÜNİVERSİTEMİZE TEŞEKKÜR
Rutbil ayrıca, kültürel mirasın korunması konusunda Türk dünyasının UNESCO adaylık süreçlerinde büyük başarılar elde ettiğini, Orta Asya’da dört uluslararası dünya mirası alanının bulunduğunu ve bu miras alanlarının korunmasında uluslararası iş birliğinin önem taşıdığını belirtti. Kültürel mirasın korunması ve yönetimi konularında yeni projelerin geliştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Rutbil, IICAS’ın 30 yıllık deneyimiyle Türk devletlerine her türlü desteği sunmaya hazır olduğunu ifade ederek, katkıda bulunan İstanbul Ticaret Üniversitesi dahil tüm kurumlara ve organizasyonu düzenleyen Türk Kültürü ve Miras Vakfı’na teşekkür etti.
YATAY MİMARİ KÜLTÜREL DOKUYU KORUYOR
Dr. İsrafil Kuralay ise kapanış konuşmasında, Türk kültürel mirasının korunması ve gelecek nesillere aktarılması konusundaki düşüncelerini paylaştı. Dr. Kuralay, Türk kültürünün Orta Asya’dan Latin Amerika’ya kadar geniş bir coğrafyada izlerinin bulunduğunu, özellikle Balkanlar’da Osmanlı Devleti’nden miras kalan kültürel yapıların önemini vurguladı. Modern şehirleşmenin ve mimarinin, kültürel miras üzerinde yıkıcı etkiler oluşturduğunu belirten Dr. Kuralay, İstanbul gibi metropollerin daha yaşanabilir hale getirilmesi ve yatay mimariyle tarihi dokunun korunması gerektiğini ifade etti.
ORTAK ALFABE İŞ BİRLİĞİNİ GÜÇLENDİRECEK
Dr. Kuralay ayrıca, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin kültürel miras ve akademik iş birlikleri konusundaki çalışmalarından bahsetti. Üniversitenin, Türk Dünyası Üniversiteler Birliği üyesi olduğunu hatırlatan Dr. Kuralay, Özbekistan Buhara Devlet Üniversitesi ile gerçekleştirilen ortak ders programının başarılı sonuçlar verdiğini belirtti. Bu tür akademik projelerin devamını getirmeyi arzuladıklarını ifade eden Dr. Kuralay, Türk devletleri arasında dil ve kültür birliğinin önemine de dikkat çekerek, ortak bir Türk alfabesi üzerinde çalışmalara başlanmasının kültürel bağları daha da güçlendireceğini vurguladı.
Üniversitemize ev sahipliğinden dolayı teşekkürlerini sunan Raimkulova, Dr. İsrafil Kuralay ve Rektör Prof. Dr. Necip Şimşek’e hediye takdiminde bulundu. Program, ülke temsilcilerine katılım sertifikalarının verilmesi ve toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.